Logo

Alaatin Karadağ yoldaşa...


Alaatin Karadağ yoldaşa...

Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!

Alaatin Karadağ yoldaşın katledilmesi büyük bir öfkenin yanısıra yaygın bir devrimci sahiplenme ile karşılandı. Ardından devrimciler, yoldaşları ve dostları tarafından kaleme alınan çok sayıda metne günlük kizilbayrak.net sitesinde yer verildi... Bunlardan bazıların kısaltarak sunuyoruz...

Senin gibi bir yoldaşa sahip olmak...

(...) Devrimcilik, salt karar vermenin ötesinde yaşam tarzınıza sinmiş bir şey olarak hergün yaşadığınız bir şeyse artık sizin bir parçanız olur. Zor günler olur, karanlık zamanlar yaşanır, ama yine de bir cevher gibi korursunuz onu. Alaattin Karadağ yoldaş, böyle biçimlenmiş bir yaşamdır. O, son ana dek Parti’nin onuruna leke sürmeden yaşadı ve bu yaşamın getirdiği zorluklara da onurla katlanmasını bildi. Cafcafsız, şatafatsız… Tıpkı derin bir ırmak gibi, sakin ama akmakta ısrarlı… Bir sıra neferi olarak….

Yoldaşlık salt bir kavram değildir. Yaşanan bir şeydir. Bir sevgi ve saygının, ama çok seçici bir sevgi ve saygının ifadesidir. Ve sevgi, kendini sevilebilir kılmak eyleminde ifadesini bulur. Bu bir arınmadır aynı zamanda, geleceğin insanına yakınlaşmadır. Bu, dünyayı değiştirme eyleminde mümkündür, değiştirme eyleminin örgütlülüğü içinde mümkündür.

Ufkunu körelten, mevcut dünyayı kabullenip devrime sırt çeviren, yitirir ömrünün güzelliğini. Gözbebeğindeki ışığı yitirir, çirkinleşir… Çünkü insanın güzelliği gözlerindeki ışıktadır.

Şimdi bir ölü gömmedik biz. Sıradan bir cenaze değildi bu. Bir yoldaşlık duygusunu algıladık kendi derinliğimizde. Elbette en çok ihtiyaç duyulan zamanlarda komünist savaşçılarımızı yitirmek hep üzücü olmuştur. Tıpkı Habip, Ümit, Hatice ve Hüseyin yoldaşlarda olduğu gibi.  Ama yine de yalnızca acı değildi içimizde duyumsadığımız. Böyle bir yoldaşa sahip olmaktan duyulan övünçtü yaşadığımız… (...)

Kayseri’den Komünistler

Devrim davası yenilmezdir!

 (...) Alaattin yoldaş, tüm yaşamı boyunca devrim ve sosyalizm davasına nasıl kopmaz bir bağla bağlı olduğunu göstermiştir. O bir devrimci nasıl yaşaması gerekiyorsa öyle yaşamıştır. Aynı yalınlıkta, gerektiğinde ölmesini de bilmiştir. Alaattin yoldaş son nefesine dek örnek alınacak bir yaşamı miras bırakmıştır. 

O fabrikada devrimci bir işçi, işkencehanelerde baş eğmez bir direnişçi, ölüm orucu direnişinde bedeninin tüm hücreleriyle ölüme savaş açan örnek bir devrimcidir. (...)

Alaattin yoldaş da kavgamızda sonsuza dek bizimle birlikte olacak. Alanlarda, direniş çadırlarında, barikatlarda yoldaş bizimle omuz omuza savaşacak. (...)

Adana’dan Komünistler

Yerin yedi kat dibine gömeceğiz!

(...) Yoldaşımızı yüreklerimizde, beyinlerimizde yaşatacağız. Katilleri ise belleğimize kazıdık. Günü geldiğinde şehit yoldaşlarımızın hesabını soracak, sınıf kinimizi sermayenin bütün kurumlarına akıtacağız.

Eskişehir’de, Ekim Devimi’nin ve Yeni Ekimler’in Partisi’nin yıldönümünün coşkusunu yaşadığımız ve çalışmalarını sürdürdüğümüz bir dönemde yoldaşın katledilme haberini aldık. Coşkumuz sermaye düzenine karşı kin ve nefrete, yoldaşımıza karşı boyun borcu görevlerimize daha da sarılmaya evrildi. Gece geç saatlerden itibaren Gültepe ve Yıldıztepe Mahalleleri’nin çeşitli noktalarına “Alaattin Karadağ yaşıyor!”, “Katil devlet hesap verecek! / BDSP” şiarlı yazılamalar yapıldı.

Eskişehir’den Komünistler

Alaattin Karadağ yoldaş ölümsüzdür!

(...) Alaattin gibi olan onurlu ve namuslu işçi sınıfı devrimcileri asla bitmeyecek. Alaattin Karadağ, işçi ve emekçilere duyduğu sevgisi, kapitalizme karşı duyduğu kini ve onurlu namuslu yaşamı ile hep bizimle birlikte olacak. Onu işçi sınıfının devrimci siyasal iktidar mücadelesinde yaşatacağız.

Kırşehir’den Komünistler

Tarihimizin sayfalarına kızıl harflerle yazıldın!

 (...) Genç Komünistler, Nurettin yoldaşın yaşamından ve ölümünden öğrenmişlerdir. Kimliğindeki proleter özden, pratikteki soğukkanlılığından, bilincindeki netlikten, “bir proleter sizi bekliyor” diyen üyelik başvurusundan, düşmanla karşı karşıya geldiğindeki tereddütsüzlüğünden öğrenmişlerdir ve öğreneceklerdir. Zindanlarda devrimci onuru yükselten, yaşamı ve ölümü ile partinin ve devrimin çıkarlarını her şeyin üzerinde tuttuğunu gösteren Nurettin yoldaş, Genç Komünistler’in öfkesinin ve bilincinin buluştuğu yerde bayraklaşmıştır. Tıpkı diğer şehit yoldaşlarımız gibi!  (...)

Genç Komünistler

Hesabı sorulacak!

(...) Alaattin yoldaşı katleden eli kanlı faşistler amaçlarına ulaşabileceklerini zannettiler onu vurunca. Ama yok! Yanıldılar! Çünkü yoldaşın asıl sakındığı şey canı değildi, partisiydi! O beyinsizler, partinin güya gözlerini vurmaya çalıştılar. Ama onu da başaramadılar. Alaattin Karadağ yoldaş yıldızların arasında bile olsa partinin gözü kulağı olmaya devam ediyor ve onun buradaki yerini bir değil bin tane Alaattin dolduracaktır. (...)

İstanbul’dan liseli bir yoldaşın

Devrettiğin bayrağa daha sıkı sarılarak koşacağız...

(...) Partimizin 3. Kongresi’ni gerçekleştirmiş olmasının verdiği gurur ve bu gururu dosta ve düşmana duyurmanın heyecanı ile tutuşuyordu yoldaş tıpkı diğer yoldaşları gibi. İşte burada yakalamıştı düşmanın hain kurşunları Alaattin yoldaşı.

Doğup büyüdüğü coğrafyanın olumsuz koşullarına rağmen devrimci mayasından üzerine düşeni almıştı Alaattin yoldaş. O bu coğrafyada her şeye rağmen işçi sınıfının gerçek öncüsüyle, EKİM’le tanışmıştı. Devrimci mayasını yüreğinde taşıdığı coğrafyada sınıfın tek devrimci ideolojisiyle bütünleşmeyi başarmıştı.  (...)

Yoldaşın özlemiyle yanıp tutuştuğu, geceleri aç yatılmayan gündüzleri sömürülmeyen dünyayı yakın kılmak boynumuzun borcudur. Devrettiğin bayrağa daha sıkı kenetlenerek koşacağız gelecek güzel günlere. (...)

A. Güney

Emekçilerin davası için savaştı!

(...) O bir proleterdi. Proletaryanın devrimci sınıf niteliğine, yıkıcı tarihsel rolüne dayanan partisine güveni tamdı. Altında savaşılacak işçi sınıfının devrimci programından güç alan sınıf devrimciliğini, ideolojik-politik ve örgütsel davranış çizgisini inatla sürdürdü. (...)

Biliyordu ki, işçi sınıfı partisiyle güçlüdür. O, işçi sınıfı örgütlenmediği sürece, sahip çıktığı kavramların bir işe yaramayacağını biliyordu (...)

Alaattin Karadağ bir komünistti. Onu dünden bugüne yaşatan ve bugünden yarına yaşatacak olan, komünist kimliğidir. O, hiçbir zaman tarihin kıyısında durmadı. İçinden geldiği işçi sınıfının yaşadıklarına kayıtsız kalmadı. (...)

H. Yağmur

Mücadelemizde yaşıyor!

Faşist sermaye devleti fiziki olarak Alaattin yoldaşı katletti. Ama O, tıpkı Habip, Ümit, Hatice ve Hüseyin yoldaşlar gibi mücadelemizde yaşıyor. Alaattin’in yoldaşları olarak bizler de yılmadık; onunla yürüttüğümüz devrim ve sosyalizm mücadelesini yine onunla birlikte sürdürüyoruz.  Mutlaka mücadelemizi zaferle taçlandıracağız!

İzmir’den yoldaşların

Yüreğin yüreklerimizin yanında...

 (...) Gözlerimin önüne ölüm orucundan dışarı çıktığında yüzündeki, gözlerindeki parıltı geliyor. O kadar sağlık sorunun olmasına rağmen bizleri düşünmen geliyor. “Ölüm oruçları sizi daha çok etkilemiş“ diyordun yoldaş. B1 vitaminini bana bırakmıştın. Sabahlara kadar yaptığımız sohbetler, senin deneyimlerin... Yapacak çok şey var diyordun... (...) Ödenen her bedelin hesabını işçi ve emekçiler bir gün mutlaka soracak. Bu çürümüş ve kokuşmuş sermaye düzenini hak ettiği yere yani tarihin çöplüğüne gönderdiğimizde, her ödenen bedelin hesabı sorulmuş olacak. (...)

İzmir’den bir yoldaşın

Mutlaka bir gün…

 (...) Seni az tanımama rağmen, senden çok şey öğrendim yoldaş. Sende kafamda canlandırdığım partili yaşamı ve komünist parti saflarında savaşma onurunu gördüm. Unutma ki, biz yoldaşların yarınların kavgasında sizleri hep yaşatacağız, sizlerin bırakmış olduğunuz birikimlerin üzerinde yükselecek ve yeni kuşaklara taşıyacağız. Ve sizlerin emanet ettiğiniz bayrağa leke sürdürmeden dalgalandırmaya devam edeceğiz. Hiç yılgınlıklara düşmeden, ta ki zafere dek!..

K. D. Kurtuluş

Yoldaşım Alaattin, sen ki…

(...) Yoldaşım Alaattin, belki de Asi’ydi bu dünyada ters olmayı sana ilk gösteren. Belki Asi’nin hikayesiyle başlamıştı senin de hikayen. Asırlar öncesinde doğduğun topraklarda nasıl ki ejderha hayat suyuna el koymuşsa, öyle yaşam haklarımıza el koymuştu kapitalizm asırlar sonra. Nasıl ki su alabilmek için ejderhadan her gün bir kız çocuğu kurban veriliyorduysa, açlık 30 bin çocuğu öldürüyor bir günde. Nasıl ki günlerden bir gün ejderhaya kafa tutacak bir çoban çıkıp mızrağını geçirebildiyse, sen de kapitalizmin dişlilerinin arasından sıyrıldın EKİM’in sesiyle.

Yoldaşım Alaattin, Asi bazen sığamaz yatağına taşar ve can verir Amik Ovası’na. Ne de olsa bir parçasısın Asi’nin taşarak, coşarak geçtiği bir coğrafyanın. Sen de sığamamıştın ya Asi gibi yatağına. Taşarak, coşarak gelmiştin sana artık dar gelen Antakya’dan. Sınıfın bağrında atmalıydı senin gibi bir yürek. Yüreğinin son tıklamasına kadar sınıf senden öğrendi mücadeleyi, devrimi, partisini...

O akşam tarih bir kez daha direnişe tanık oldu. Sermayenin cellatlarına teslim olmaktansa ölüme hoş geldin demeyi gördük sende. (...)

Z. İnanç

Alaattin yoldaş ölümsüzdür!

(...) Ölüm orucu sürecinden tahliye edilmiştin. Tahliyenden hemen sonra Hatay’a geldin. Seni gördüğüm zaman ölüm orucundan tahliye olduğuna inanamadım. Muazzam bir enerjiye sahiptin. 1 Mayıs çalışmasını birlikte yürütmüştük. Yaptığımız çalışmadan birçok şey öğrendim. İşçilerle nasıl konuşulacağını ya da onların nasıl ikna edilebileceğini senden öğrendim. (...)

Sonra senin gitmen gerekiyordu ve gittin, çünkü seni bekleyenler vardı. İşçi sınıfı seni bekliyordu, onlar hakları için kendilerini mücadeleye sürükleyecek işçi önderini bekliyordu. (...)

Anadolu Yakası’ndan yoldaşın

Devrim davasında yaşayacaksın!

(...) Zor dönemin dik duran, devrim okulunda eğitimini alarak olgunlaşan, içinden çıktığı sınıfla kaynaşmanın olanak ve rahatlığına sahip bir yoldaşı kaybetmenin ne demek olduğunu biliyoruz. 30 yıllık yaşamının 13 yılını devrimci kavgaya, partili bir işçi olarak adadı. Yeni Ekimler için, Ekimler’in partisinin seçkin örneklerinden biri oldu. “Bir proleter sizleri bekliyor yoldaşlar” diye, içten bir sıcaklık ve samimiyetle partisiyle buluşmaya çalışırken, yeni ummanlara atılmanın coşkusunu taşıyordu. Partisi O’nun hayallerini ve coşkusunu hayata geçireceği yolu gösterdi.

O da partisini utandırmadan girdiği yolun zorluklarını bilen bir kaptan gibi, engin ve dalgalı denizlerde yol almasını bildi. Yirmisinde, haramilerin saltanatının koruyucusu devlete karşı 12 yıllık “ceza” alabilecek kadar “suç” işledi. Çalışırken kapitalistlerin kar hırsına parmaklarını ve kanını verdi. Yetmedi, işkencehanelerden geçti. Ölüm oruçlarında yer alarak, en dar olanaklarla düşmanına karşı kavga etmenin onurunu yaşadı.

Dışarıya çıkınca “nerede kalmıştık” diyerek, görevlerine daha bir bilinçle ve kararlılıkla sarıldı. O yaşamın hakkını verdi. Onuruyla taşıdığı bayrağı kanıyla suladı.  (...)

Stuttgart’tan Komünistler

Merhabalar Alaattin yoldaş!

(...) Yoldaş, biz seni Denizler’in kendi idam sehpasına tekme atmasından, Mahirler’in siper yoldaşlığından, İbrahim Kaypakkaya’nın ser verip sır vermemesinden, Mazlumlar’ın kendilerini Diyarbakır zindanlarında isyan ateşine bırakmasından tanıyoruz. (...)

Yoldaş, biz seni düşmanın işkencehanelerdeki direnişinden, F tipi cezaevi saldırısında boyun eğmektense ölüme yatmandan, Sümerbank işçilerinin direnişinden tanıyoruz. Yoldaş biz seni haramilerin yuvası olan Esenyurt’tan, eli kanlı faşistlere karşı ölümü göze alarak direnmenden ve partiye, davaya, mücadeleye sadakatinden, inancından tanıyoruz. (...)

Bir işçi yoldaşın


Üste