Logo

Newroz’un isyan ve özgürlük çağrısına sahip çıkalım!


Emperyalist saldırganlığa, faşist baskı ve teröre karşı

Newroz’un isyan ve
özgürlük çağrısına sahip çıkalım!

fileadmin/resimler/Parti/AmblemB.jpgNewroz binyıllar öncesinden bugüne uzanan bir isyan çağrısıdır. Başta Kürt halkı olmak üzere Ortadoğu halkları tarih boyunca bu çağrıya sahip çıktılar. Özgürlükleri ve onurları için ayağa kalkan emekçi halkların isyan ve direnişleri sonucunda sayısız imparatorluk, krallık, beylik devrildi. Çoktandır sıra, çağımızda tüm kötülüklerin kaynağı olan emperyalist-kapitalist egemenliğe gelmiş bulunuyor.

İşçiler, emekçiler, kardeşler!

Son 30-40 yıldır tüm dünyada estirilen neo-liberal saldırı dalgasına, baskı, terör ve savaşlara rağmen kapitalist dünya bir kez daha büyük bir kriz içinde kıvranıyor. 2008’de emperyalist merkezlerde patlak veren ekonomik-mali krize sosyal ve siyasal alandaki çalkantılar ile yeni bir emperyalist hegemonya bunalımı eşlik ediyor. Geçtiğimiz yıl patlak veren halk isyanları dalgası, yeni biçimler alarak devam ediyor. Refahın kalesi sayılan Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde, eski Doğu Blok’u ülkelerinde, Latin Amerika’da ve Asya'da işçi sınıfı ve emekçiler grevler, direnişler, işgallerle kesintisiz bir mücadele yürütüyorlar. İnsanlığa bunalımlar ve savaşları dayatan günümüz Dehaklar’ı devrimlerin gelişini de engelleyemeyecekler.

Hüsrana uğradıkları Ortadoğu’da Suriye ve İran’a yönelik saldırganlığı körükleyen emperyalist haydutlar, yeni dönemde savaşın merkezini İç Asya’ya kaydıracaklarını ilan ettiler. Bu plan çerçevesinde Türk devletine de etkin taşeronluk rolü bahşedildi.

Gelinen yerde bir iktidar gücü haline gelen AKP-cemaat gericiliği, bu rolün gereklerini harfiyen yerine getirmeye hazır olduğunu döne döne göstermektedir. Dinci-gerici iktidar her zamanki gibi bunu da tam bir arsızlık ve ikiyüzlülükle yapmaktadır. İsrail’e karşı sahte çıkışlara, bir yandan füze kalkanının kurulması, diğer yandan Suriye başta olmak üzere komşu halklara yönelik kudurgan açıklamalar eşlik etmektedir.

Gerici kudurganlığın içerideki başlıca hedefi ise Kürt halkının ulusal eşitlik ve özgürlük mücadelesini ne pahasına olursa olsun boğmaktır. 12 Haziran 2011 seçimlerine kadar “açılım”, “demokratikleşme” vb. yalanlarla reformist Kürt önderliğini oyalamayı başaranlar, hemen ardından çirkin yüzlerini göstermekte gecikmediler. O günden bu yana yasal Kürt siyasetçileri kesintisiz bir sürek avı halini alan gözaltı ve tutuklama terörüyle F Tiplerine dolduruluyor. Kimyasal silahlarla gerilla kıyımları, Uludere’de yoksul Kürt gençlerinin bombalanarak katledilmesi, Kürt çocuklarının hapse kapatılması ve maruz kaldıkları iğrenç zulüm vb., AKP iktidarının sözde “Kürt açılımı” ile neyi hedeflediğinin en yalın göstergeleridir.

Kürt halkını ne pahasına olursa olsun ezmeyi hedefleyen sermaye iktidarı, işçi sınıfı, emekçi kitleler ile gençliğe de karanlık bir gelecek dayatmaktadır. Kölece çalışma koşullarına karşı çıkan işçiler, eğitim, sağlık vb. gibi kamu hizmetlerinin paralı hale getirilmesine seyirci kalmayan emekçiler, geleceğine sahip çıkan gençlik AKP-cemaat polisinin, yargısının ve medyasının günlük hedefi durumundadır. Öyle ki dinci-faşist iktidar toplumsal muhalefeti ezmede ölçü ve sınır tanımamaktadır. Düzen cephesinde yer alan muhalif güçler de bundan payını almaktadır.

İşçiler, emekçiler, gençler!

Emperyalist efendilerin dünyayı kana bulamaktan, Türkiyeli uşaklarının ise kıyıma hevesle katılmaktan başka bir seçenekleri yoktur. Dış borç-kredi bağımlısı ekonomiyi bıçak sırtında yürüten AKP-cemaat iktidarı işçi ve emekçilere karanlık bir gelecek hazırlamaktadır. Buna sessiz kalanlar, daha ağır çalışma koşullarına, daha da yoğunlaşan baskı ve teröre boyun eğmekle kalmayacaklar, kardeş bölge halklarına yönelik saldırganlık ile Kürt halkına uygulanan zulme de ortak olacaklardır.

Onurlu hiçbir toplum bu suçların utancını taşıyamaz. İşçi sınıfı başta olmak üzere sermaye egemenliği tarafından sömürülen ve ezilen tüm emekçi kitleler tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıyadırlar. Bu sorumluluğun hakkı ancak sermaye iktidarına karşı işçi sınıfının kızıl bayrağı altında birleşik-militan mücadele yolu tutularak verilebilir.

Kürt emekçileri!

Tümüyle haklı ve meşru olan ulusal özgürlük ve eşitlik mücadelenizin önündeki en temel engel sömürgeci sermaye egemenliğidir. Sermaye düzeni koşullarında devrimci talep ve özlemler ancak devrim ve sosyalizmi hedefleyen bir mücadeleyle kazanılabilir. Yaşanan süreç, meşru ulusal hak ve istemleri düzen zemininde pazarlıklarla elde etme siyasetinin, reformist çözüm çizgisinin sonuçsuz kalmaya mahkum olduğunu göstermektedir. Kürt halkı gerçek bir özgürleşmenin yolunu, ulusal kurtuluş mücadelesinin devrimci çizgide geliştiği dönemde açmıştır. Bugünkü tüm kazanımlarını Çağdaş Kawalar’dan Agit’ler’e uzanan devrimci direniş ve onun mirası sayesinde elde etmiştir.

İşçiler, emekçiler!
Demirci Kawa’nın isyan çağrısına sosyalizm bayrağı altında devrim mücadelesini yükselterek yanıt vermek, her zamankinden daha yakıcı ve güncel bir görev olarak duruyor. Bu görev ancak Kürt, Türk ve diğer milliyetlerden tüm işçi ve emekçilerin, geleceğine sahip çıkan gençliğin kenetlenmiş birliği ve devrimci mücadelesiyle yerine getirilebilir.

Bu çerçevede TKİP, tüm işçi ve emekçileri, kadınları ve gençliği Newroz’un direniş ateşini körüklemeye, emperyalist saldırganlığa, savaş çığırtkanlığına, kölelik koşullarına ve sermaye iktidarına karşı devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmeye çağırıyor.

Bijî Newroz û azadi! Yaşasın Newroz ve özgürlük!

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Türkiye Komünist İşçi Partisi

Mart 2012

fileadmin/PDF/Newroz_2012.pdf (Bildiriyi indirmek için tıklayınız)


Üste