Logo
< 8 Mart eylemlerinin aynasında sol hareket

Kitle çalışması ve sirkülasyon sorunu üzerine


Kitle çalışması ve
sirkülasyon sorunu üzerine

Komünistler olarak kitle çalışmasının sorunlarını farklı yönleri ile tartışıyor, yaşanan güncel deneyimler üzerinden sonuçlar çıkarıyor ve döne döne bu alanda mesafe katetmenin kritik önemini ortaya koyuyoruz. Zira kitle çalışması, daha açık bir ifadeyle sınıfı devrime kazanma süreçleri, parti olarak yıllardır ortaya koyduğumuz onca emek ve çabanın kendisini varedeceği, sonuçlar üreteceği temel alanlardan birisini ifade ediyor.

Dahası sınıfı devrimcileştirme çabası ve buradan katedilecek mesafe, bugün önümüzde duran bir dizi sorunun da aşılmasının maddi temelini oluşturuyor. Meselenin bir başka temel önemi buradan gelmektedir. Sınıf ve emekçi kitlelerle bütünleşmek, buralarda mevziler edinmek, parti olarak bugün tartıştığımız, yer yer bunaltıcı boyutlar kazanan bir dizi sorunun kalıcı ve gerçek çözüm zeminini oluşturmaktadır.

Bu açıdan önümüzde çözüm bekleyen sorun alanlarından birisi, kitle çalışması içerisinde elde edilen güç ve olanakları kalıcılaştırmak, bir sonraki döneme birikim olarak devredebilmek sorunudur. Öyle ki bu sorun alanı partinin ihtiyaç duyduğu büyüme ve sağlıklı bir temelde gelişme ihtiyacını kesen bir mahiyete sahiptir.

Sirkülasyon: Büyüme ve nitel gelişimin önündeki en büyük engel

Sirkülasyon sorunu siyasal faaliyetin sürekliliği içerisinde güç biriktirmenin önündeki en büyük engellerden birisidir. Zira elde ettiği güç ve olanakları tutamayan bir hareketin büyümesi, hatta uzun vadede yaşaması neredeyse imkansızdır. Çünkü en basit anlamıyla bile doğal yaşam içerisinde büyümek, ihtiyaca yanıt verecek bir düzeyde gelişim sağlayabilmek o dönem içerisinde ortaya çıkarılan birikimin en azından bir kısmını sonrasına devrederek mümkün olmaktadır. İşte sirkülasyon tam da bunu engellemektedir.

Gündelik kitle faaliyeti içerisinde bu en basit gerçekliği asla gözden kaçırmamalıyız. Faaliyetin açığa çıkardığı en küçük bir olanağı bile sonrasına nasıl taşırım bakışıyla hareket etmeli, kitle çalışmasında bu bakışa uygun bir tarzı saflarımızda hâkim kılabilmeliyiz. Aksi halde daralmak ve bir kısır döngü içerisine sıkışmak kaçınılmaz olacaktır. Biraz daha açmak gerekirse, uzunca bir süredir sınıf içerisinde gerçekleştirdiğimiz bir dizi etkinliğe katılan bir dostumuzun “yüzlerce işçiyle buluştum” demesi buna bir örnektir. Evet, biz sınıf içerisinde yürüttüğümüz politik kitle faaliyeti içerisinde yüzlerce işçi ile temas kuruyor, bunlardan bir kısmını saflarımıza katabiliyoruz. Ancak onları tutmak ve kalıcılaştırmakta zorlanabiliyoruz.

Sirkülasyon sorununun bir başla boyutu ise niteliksel gelişimi sekteye uğratmasıdır. Güncel süreçlerin ortaya çıkardığı ihtiyaçlar ya da basınçlar doğrultusunda sık sık yapılan örgütsel düzenlemeler bu tarz bir sirkülâsyona örnek verilebilir. Sürekli kaygan bir zemine sahip olmak hareketin niteliksel gelişimini zaafa uğratmakta, yer yer güçlü bir nicelik elde edilse de bunu tutmayı imkânsızlaştırmaktadır. Çünkü bu tarz düzenlemeler “hareketin temposunu aştığı” koşullarda dağıtıcı olabilmekte, elde edilen birikimi nitel bakımdan zaafa uğratabilmektedir.

Ya da herhangi bir sebeple kadro ve güç kaybı buna bir başka örnektir. Bu tarz gelişme ve hareketlilikler elbette siyasal yaşamın seyri içerisinde karşımıza çıkacaktır. Ancak buradaki sorun alanı kadro ve güçler planında yaşanan sirkülasyonun toplam gelişim temposuna paralel ya da yer yer daha hızlı yaşanabilmesidir. Böylesi bir sirkülasyonu hiçbir hareket uzun vadede kaldıramaz.

Dolayısıyla mevcut güç ve olanakları tutabilmek siyasal yaşamda kritik bir öneme sahiptir. Nitekim bunun bilincine olan düşman döne döne devrimci örgütlerin kadro potansiyelini hedefleyen saldırılar gerçekleştirmekte, bu yönlü birikimi kesintiye uğratarak kısır bir döngü yaratmaya çalışmaktadır. Açıktır ki kaybedilen her güç ya da kadro yılların emeği anlamına gelmektedir. Yerine yenilerini koymak da öyle.

Politik kitle çalışmasında örgütsel bütünlük ve siyasal süreklilik

Politik kitle faaliyetinde belirlenmiş hedefler üzerinde yoğunlaşma ve süreklilik, sonuç elde edebilmek bakımından önemli bir yerde duruyor. Burada süreklilikten kasıt, çalışmayı bir rutin içerisinde, yani kendi sınırları üzerinden tek düze bir şekilde yıllarca sürdürmek değildir elbette. Süreklilik, diyalektik bir gelişim temelinde uzun vadede güç ve olanak biriktiren sıçramalı bir süreç olarak ele alınmalıdır.

Buradaki ilk halka, siyasal faaliyetin sürekliliğini sağlayacak olan güç ve kadro potansiyelinin kalıcılaştırılabilmesi sorunudur. Zira politik-siyasal süreklilik en başta örgütsel sürekliliği gerektirir. Bu konuda elbette içinden geçilen dönemin zorlukları, yer yer yaşanabilen düşman saldırıları olumsuz bir etkene dönüşebilmektedir. Ancak tüm bunları hesaba katan, güç ve olanaklarını buna göre düzenleyen, dahası yürütülen kitle çalışmasının yarattığı birikim üzerinden örgütsel sürekliliğini güvenceleyen ve büyüten bir hareket bu türden sorunlarla baş edebilir. Mevcut güç ve örgütsel zeminler kalıcılaştırılmadan, bunların asgari düzeyde sürekliliği sağlanmadan siyasal mücadelenin devamlılığı da maalesef güvencelenemeyecektir.

Bu ilişki diyalektik olarak tersinden de işlemektedir. Eğer siz siyasal çizginiz üzerinden etkin ve kesintisiz bir politik faaliyet düzeyi ortaya koyamıyor iseniz, elde olanı da hiçbir zaman koruyamaz ve büyütemezsiniz. Bu açıdan ele alındığında politik kitle faaliyetinin sürekliliği yaşamsal bir öneme sahiptir.

Altını çizmeye çalıştığımız sirkülasyon sorunu tam da politik ve örgütsel sürekliliği zaafa uğratabilmekte, aradan yıllar geçmesine rağmen sonuç elde etmeyi zora sokmaktadır.

“Enginleri fethetme ruhuyla” yeni döneme yüklenelim

Yazının başında belirtildiği gibi sık sık kitle çalışmasının sorunlarını tartışıyor farklı yönleriyle ortaya koymaya çalışıyoruz. Ve her seferinde şunun altını kalınca çiziyoruz. Komünistler olarak bütün bu sorunlarla baş edecek güç ve imkanlara sahibiz. En başta marksist dünya görüşüne dayalı devrimci bir çizgimiz, bu çizginin hayat bulduğu bir partimiz var. Bunların bütünleştiği ve cisimleştiği bir gelenek ve değerler sistemimiz var. İşte enginleri fethetmek için yola çıktığımızda, yanımıza almamız gereken her şey fazlasıyla mevcut.

Başta bu yazının konusu olan sirkülasyon sorunu olmak üzere kitle çalışması içerisinde karşımıza çıkan bir dizi sorun alanını bu olanaklara dayanarak geride bırakabiliriz. İçerisinden geçmekte olduğumuz bahar dönemi ve en başta 1 Mayıs süreci tüm bu açılardan önümüzde bir sınav olarak durmaktadır. Bu sınavdan başarıyla çıkmak için, bütün güç ve olanakları kuşanarak, mevcut sınırlarımızı zorlayarak, gözlerimizi çalışma alanlarımızın sınırlarına değil enginlere dikerek sürece yüklenelim.


Üste