Logo
< Parti ve geçmişin devrimci mirası

“Sınıf eksenli partiye geçiş” sürecinde propaganda-ajitasyon faaliyeti


“Sınıf eksenli partiye geçiş” sürecinde propaganda-ajitasyon faaliyeti

 

Sorun ve zaaflarımızın kalıcı çözümünün işçi sınıfıyla organik bütünleşmeden geçtiğini saptayan partinin temel değerlendirmeleri, III. Kongre tarafından da teyit edilmiş, kongre iradesi, önümüzdeki dönem için “sınıf eksenli partiye geçiş”i temel bir hedef olarak saptamıştır.

Partinin işçi sınıfı zemininde kökleşebilmesi için, sınıfa pratikte önderlik edebilecek bir düzeye ulaşabilmesi gerekiyor. Saptanan hedeflere ulaşabilmede elbette sınıf ve kitle hareketinin gelişip güçlenmesi, toplumsal hareketliliklerin artması büyük bir önem taşıyor. Ancak bu olgu, bugün yürütülen devrimci sınıf çalışmasına yüklenmenin özel bir önem taşıdığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Tersine, toplumsal kaynaşmalar dönemi geldiğinde, işçi sınıfı ve emekçiler adına etkili bir siyasal rol oynayabilmek için de, bugün yürütülen faaliyeti daha da güçlendirerek geleceğe hazırlanmak zorunludur.

İçine girdiğimizi süreçte yakalanması gereken halkalardan biri, propaganda-ajitasyon faaliyetinde daha sistemli daha yetkin bir tarz tutturabilmektir. Burada bu çerçevede propaganda-ajitasyon faaliyetinin sorunlarını ele almaya çalışacağız.

 

Kapitalizmin bilgi kirliliği çağı

Sermayenin hizmetindeki araçların yaydığı bilgi kirliliği, tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar yoğun, çok yönlü, pervasız ve kesintisiz olmamıştır. Zira egemen sınıflar ile onların iktidar aracı olan devletin hiçbir zaman kirli bilgi yayma alanda sefer edeceği bu kadar çok aracı, uzmanı, teknik olanağı ve finansman kaynakları olmamış, tüm bu araçları bir arada kullanmamıştır.

Burjuva devlet için şiddet her zaman toplumu yönetmenin temel araçlarından biridir. Buna karşın en zorba rejim bile, işçi ve emekçilerin bilincini bulandırmaya, onları sömürü ve köleliği meşrulaştıran gerici akımların peşinden sürüklemeye büyük bir önem verir. Zira kaba şiddetin her zaman istenen sonucu yaratamadığını bilen egemenler, düzene başkaldıranları şiddetle ezmeye çalışırken, emekçilerin bilincini bulandırmak için de bilinçli bir çaba sergilerler. Bu iki yöntem, kokuşmuş kapitalist düzenin temel yönetme araçlarıdır.

Bu olgu yeni değil elbette. Tarih sahnesine çıktıkları andan itibaren şiddeti temel yönetme aracı olarak kullanan tüm sömürücü sınıflar, emekçileri düşünsel yozlaşmanın karanlığına sürüklemek için de özel çaba harcamışlardır. Ancak, sömürü ve köleliğe dayalı son sistem olan kapitalizmde bu çaba çok daha sistemli ve karmaşık bir hal almıştır.

Özellikle tüm dünyayı bir örümcek ağı gibi sarmış bulunan medya tekellerinin yürüttüğü kesintisiz saldırı, işçi ve emekçilerin bilinç ve duygu dünyalarını zehirlemektedir.

Egemenler emekçileri çok yönlü olarak kuşatabilmek için ideolojik, felsefi, siyasal, kültürel alanlar üzerinden topyekun bir saldırı yürütmektedir. Irkçı şoven ve dinci gericiliği yaygınlaştırmak için din, eğitim kurumları, görsel ve yazılı basın-yayın araçları, edebiyat, sinema ve sanatın diğer dalları etkin bir şekilde kullanılmaktadır.

Sömürü ve köleliğin üstünü örtmeyi hedefleyen bu bilinç bulandırma saldırısının en zayıf noktası, öne sürülen argümanların hayatın gerçekliğine aykırılığı, yani çarpıtma, yalan ve aldatmacaya dayalı olmasıdır. Bu böyle olmakla birlikte, işçi sınıfı ile emekçilerin önemli kesimi bu çok yönlü saldırının etkisi altında kalabilmektedir. Özellikle sınıf ve kitle hareketinin zayıflığı, bu alandaki saldırıların emekçiler üzerinde etkili olmasını kolaylaştırmaktadır.

 

Devrimci propaganda-ajitasyon gücünü gerçeği temel almasından alıyor

Sömürü, baskı ve köleliğin her türlüsünü teşhir etmek, emekçilerin bu alçaltıcı ilişkiler sistemine hiç de mahkum olmadığını ortaya koymak, bu sistemi yıkıp eşitlik ve özgürlüğe ulaşmanın yolu olan sosyalizmi kurmanın zorunluluğunu anlatmak için kesintisiz bir propaganda-ajitasyon faaliyeti yürütüyoruz. Burjuvazinin sistematik olarak yürüttüğü bilinç bulandırma ve yozlaştırma saldırısını işçi ve emekçiler nezdinde etkisizleştirmeye çalışıyoruz.

Sınıf hareketinin zayıflığı işimizi zorlaştırsa da, devrimci propaganda-ajitasyon faaliyeti esas gücünü yalın gerçeklerin dile getirilmesinden alır. Egemenlerin yalan ve çarpıtmaları etkili bir biçimde sergilenebildiği ölçüde, devrimci bilinçlendirme faaliyeti her dönem etki yaratma gücünü korur.

Propaganda-ajitasyon faaliyetinin amacı, salt işçi ve emekçilerin bilinçlenme sürecini hızlandırmak değil, yaratılan politik etkinin örgütlenmesi ve eyleme geçirilmesine de katkıda bulunmaktır. Dolayısıyla, propaganda-ajitasyon faaliyeti, sözün ortaya söylenmesinden ibaret değildir. En az bunun kadar önemli taşıyan örgütlenme ve eyleme geçirmeye de hizmet etmek zorundadır. Bu ise propaganda-ajitasyon faaliyetine her zamankinden daha özenle hazırlanmayı gerektirir.

 

Devrime inanç ve davaya bağlılık işçi ve emekçilere hissettirilmelidir!

İşçi ve emekçilere kapitalizmi teşhir eden, bunun karşısına devrim ve sosyalizmi bir alternatif olarak sunan bir militan, asgari düzeyde de olsa Marksizmi özümsemiş olmalıdır. Devrime inanç ve davaya bağlılık bu öğretinin sağladığı bilinç açıklığına dayanmalı, işçi ve emekçilere söylenen her sözde, sergilenen her davranışta hissettirilmelidir.

Ancak marksist dünya görüşünü özümseyen kadro ve militanlar verili koşullardaki zorlanmalara takılmadan düzenle bağlarını kesebilir, devrim ve sosyalizm davasına sarsılmaz bağlılıklarını sürdürebilirler. Davaya bağlılık ve mücadelede kararlık ise, hem baskı ve sömürüye duyulan kinle, hem insanlığın eşitlik, özgürlük, kardeşlik içinde yaşayabileceği sosyalist dünyaya duyulan özlemle dışa vurmalıdır.

Sarsılmaz dava insanı olmanın devrimci propaganda-ajitasyon faaliyetine yansıması, bu faaliyetin işçi ve emekçiler üzerinde bırakacağı etkiyi pekiştirecektir. Belli bir coşku ve inançla söylenen sözlerin, yapılan çağrıların yankısı farklı olacaktır.

 

Güncel gelişme ve olayları yakından izlemeli, tarihsel arka planıyla bağını kurmalıyız

Etkili bir propaganda-ajitasyon faaliyeti için ilk adım marksist donanım ise, ikincisi de güncel sorun ve olayları yakından izleyip bu dünya görüşünün ışığında irdeleyebilmektir. Bu, olayların genel siyasal süreçle bağı kurularak yapılmalı, güncel sorunlar ile kapitalist sistem arasındaki ilişki somut örneklerle görünür hale getirilmelidir.

Güncel veya tarihsel olaylar, gelişmeler ve sorunlar toplamı, propaganda-ajitasyon faaliyetimizin konularıdır. Güncel olanı tarihsel arka planıyla birlikte ele almak, olayların anlaşılmasını kolaylaştıracağı gibi, sınıflar mücadelesine dair bir tarih bilincinin gelişmesine de katkıda bulunacaktır. Olayları bu bütünsellik içinde kavramak bir yöntem sorundur. Marksist dünya görüşü ve bunun ışığında inşa edilen partinin temel stratejik çizgisi bu konuda da yol göstericidir.

 

Dünya görüşü hayatın gerçekliği ile bağı içinde anlaşılır kılınmalıdır

Gerçekliği marksist diyalektik yöntemin ışığıyla aydınlatmak, bundan pratiğe dönük sonuçlar çıkarmak, ulaşılan sonuçlara dayanarak eylem kılavuzu oluşturmak... Bunlar devrimci siyasal sınıf çalışmasının olmazsa olmazlarıdır. Bu mücadelede parti çizgisinin özü olan teori pratiğin yolunu aydınlatır ama aynı zamanda teori de pratikte sınanır, bu sınamadan beslenir, bu sınama içinde güçlenir ve daha kesin bir biçim alır. Pratik, parti çizgisinin güçlü ya da zayıf yanlarını, artı veya eksilerini görünür kılar. Dolayısıyla pratik sınamadan başarıyla çıkabilen teori/parti çizgisi daha da güçlenir. Vurgulamak gerekir ki, ajitasyon-propaganda faaliyetimizin işçi ve emekçiler nezdinde yarattığı etki, her zaman olmasa da çoğu zaman çizginin hayata uygunluğu hakkında da bir fikir verir.

Emekçilerin yaşamından alınmış somut ve çarpıcı örnekleri bulup çıkarmak, gerçeği bu örnekler aracılığıyla anlaşılır kılmak, ajitasyon-propaganda faaliyetinde gözetilmesi gereken bir diğer önemli noktadır. Zira gerçeklik yalın olduğu kadar karmaşık, çıplak gözle görülebileceği gibi kalın bir sis tabakasının ardında gizli de olabilir. Parti çizgisine dayanarak işçi ve emekçilerin gerçekliği görmesini sağlayabildiğimiz ölçüde, parti çizgisiyle bütünleşmeleri önündeki engelleri de azaltmış olacağız. Zira gerçekliği gören emekçiler parti çizgisine yaklaşmakla kalmayacak, benimsemek için de elverişli bir düzeye gelmiş olacaklardır.

 

Ciddi bir ön hazırlık!

Devrimci propaganda-ajitasyon faaliyeti esnasında kimi zaman karmaşık, içinden çıkılması zor sorunlarla karşılaşmak mümkündür. Bu durum bazı sorunları tartışmaktan uzak durmaya yol açabilir. Oysa sorunlarla yüzleşmekten kaçınmak, anlık bir çözüm gibi gözükse de yanıltıcıdır. Zira geçiştirilen sorun veya olgular hayatın akışı içinde karşımıza çıkacaktır.

Kimi sorunlara dair yaklaşımımız ya da önerdiğimiz çözümler (örneğin verili koşullarda Kürt sorunu), düzenin ideolojik-politik etkisi altındaki bazı işçi ve emekçilerin tepkisini çekebilir. Üsluba özen göstermek ve sınıfsal vurguyu güçlü yapmak koşuluyla, bu sorunu işçi ve emekçilerle tartışmanın önünde bir engel yoktur. Konuya önden hazırlıklı isek, güçlü bir sınıfsal vurgu ile şovenizm zehrine karşı cepheden saldırmak zor olmayacaktır.

Önden hazırlığın yanısıra, hitap edilen kitlenin özgün durumunu hesaba katmak ve buna uygun bir üslup geliştirmek de, ajitasyon-propaganda faaliyetinde her zaman gözetilmesi gereken bir noktadır.

 

İşçi ve emekçileri tanımanın önemi

İşçi ve emekçileri genel çerçevede tanıyoruz elbette. Dahası yoldaşlarımızın önemli bir bölümü işçi ve emekçi kökenlidir. Yine de, etkili bir propaganda-ajitasyon faaliyeti için işçi ve emekçileri daha yakından tanımak büyük bir önem taşımaktadır.

Tüm çalışma alanlarında hitap ettiğimiz işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin çalışma koşulları, yaşam düzeyi, güncel sorunları, sıkıntıları, talepleri, özlemleri hakkında somut bilgilere ulaşabilmeliyiz.

Bu konulardaki somut bilgiyi de içeren bir faaliyet daha etkili, daha hedefli, daha güçlü olacaktır. Böyle bir içerikle örülen faaliyetin çağrılarına işçi ve emekçiler daha olumlu karşılık verecektir. Emekçileri somut sorunları veya talepleri uğruna harekete geçirmek, propaganda-ajitasyon faaliyetinin temel hedefi olduğuna göre, bu sonuca ulaşmayı kolaylaştıracak ön hazırlıklar ihmal edilmemelidir.

Propaganda-ajitasyon faaliyetin belli doğruların dillendirilmesi ve genel söylemlerin tekrarlanmasının ötesine geçebilmeli, hayat kadar canlı, renkli, çok yönlü ve zengin olmalıdır. Çalışma yürütülen atmosfer iyi gözlemlenmeli, muhatabı olan işçi ve emekçilerin bilinç, kavrayış ve ilgi düzeyleri göz önünde bulundurulmalıdır.

 

Çalışmanın etkilerini gözlemlemek...

 Faaliyetimizin, iletişim halinde olduğumuz işçi ve emekçiler üzerinde yarattığı etkiyi somut olarak gözlemleyip ölçme çabası içinde olmalıyız. İşçi ve emekçilerin ilgilerini neyin çektiğini, nelerden etkilendiklerini, hangi durumda coştuklarını saptayabilmeliyiz. Zira pratiğe dayalı nesnel gözlemler, etkili ve sonuç alıcı bir çalışma yürütmek oldukça işlevseldir.

Eylem ya da faaliyet anında tepkiyi ölçebilmek, konuşmanın akışını buna göre ayarlayabilmek, propaganda-ajitasyonun etkisini arttıracaktır. Gözlemden yoksun tekdüze bir seslenişin etkisi ise zayıf olacaktır.

Propaganda-ajitasyon faaliyeti sırasında dikkat edilmesi gerekenler üzerine yaptığımız vurgular elbette pratikte karşımıza çıkan her soruna yanıt vermeyecektir. Ancak burada işaret edilen noktaları hesaba katarak yürüteceğimiz ajitasyon-propaganda faaliyeti belli bir karşılık yaratacak, çalışmamızın güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Sorunlar veya beklenmeyen durumlarla karşılaştığımızda ise, çözümü devrimci siyasal sınıf çalışması pratiği içinde bulmakta güçlük çekmeyeceğiz.


Üste