Logo

Sınıf çalışmasında derinleşirken...


Sınıf çalışmasında derinleşirken...


B. Akgün

Sınıfsız ve sömürüsüz toplumu kuracak biricik sınıf olan işçi sınıfını kazanmak, onu kendi sınıf ideolojisi ile donatarak harekete geçirmek stratejik bir öneme sahiptir. Partimiz siyasi bir hareket olarak ortaya çıktığı ilk andan itibaren bu temel önemde gerçeğe dikkat çekmiş, Türkiye devrimci hareketinin çarpık yaklaşımlarını ideolojik mücadelenin konusu haline getirmiş ve kendisini bu alanda varetmeye çalışmıştır.

Bugün gelinen yerde, tüm eksiklik ve yetersizliklerine rağmen, sınıfa dönük çalışmada küçümsenemeyecek bir mesafe alınmıştır. III. Parti Kongresi ile birlikte ise artık sorun çok daha yakıcı bir şekilde partimizin gündemindedir. Sınıfın öncüsünü partiye kazanmak, giderek sınıfın geniş kesimlerini mücadelenin içerisine çekebilmek, parti için artık somut pratik bir sorundur. Bu açıdan özellikle son bir yıl içerisinde önemli bir mesafe alınmıştır. Bunun bir yanı son dönemde yaşanan mevzi direnişlere müdahale çabasıdır. Diğer yanı ise sektörlerde yoğunlaşan, fabrikalarda derinleşen bir çalışmanın örgütlenmesidir.

Biz burada ikinci başlık üzerinde, daha somutunda Türkiye kapitalizminin belkemiğini oluşturan metal sektöründeki çalışmamız üzerinde duracağız.

Bugün metal sektörü sınıfa dönük faaliyetimizin en yoğunlaştığı alan durumundadır ve bu yoğunlaşma bilinçli bir tercihin ürünüdür. Parti basınında defalarca dile getirdiğimiz üzere, metal sektörü üretimde tuttuğu yer nedeniyle kritik bir öneme sahiptir ve metal işçileri de yaşadıkları sömürüye karşı verdikleri mücadelelerle bugüne kadar işçi sınıfı içerisinde öncü bir konuma sahip olduklarını defalarca kanıtlamışlardır. Dolayısıyla bu alanda derinleşen çalışma sınıf hareketinin gelişimi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Partimiz bu bakış açısıyla, zaten çalışmasının önemli bir yoğunluk alanını oluşturan bu zemine daha da güçlü bir şekilde yüklenmektedir. Bir süre öncesinde bu alanda ortaya çıkarılan birlik iradesi de bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Sermayenin ideolojik denetimi, saldırılarla birlikte ağırlaşan çalışma koşullarının yolaçtığı fiziki ve psikolojik yıpranma, sendikal tahakküm vb. nedenlerle sınıf hareketinin uzun dönemdir bir durgunluk içinde olduğu biliniyor. Metal sektörü de bu sorunların en yoğun yaşandığı, dahası sermayenin bu sektörün stratejik konumunun farkında olarak planlı saldırılar yürüttüğü bir alandır. MESS üzerinden sermayenin en örgütlü olduğu alandır ve Türk Metal gibi bir ihanet şebekesi üzerinden de metal işçileri üzerinde boğucu bir denetim kurulmuş bulunmaktadır. Kısacası sermaye bu alanda gelişebilecek mücadelenin önünü tıkamak için gerekli önlemleri almıştır.

Bu cendereyi aşmak, öncelikle bu alandaki öncü potansiyelin açığa çıkartılması ve örgütlü bir zeminde bir araya getirilmesiyle mümkündür. Zira alandaki ilerici sendikal odakların böyle bir bakış ve iradeden yoksun olduklarını birçok deneyim göstermiştir.

Parti böyle bir tablo karşısında görev ve sorumluluklarını tanımlamış, kendi çeperinden başlayarak öncü metal işçilerini bir araya getirecek öncü bir birliğin ilk adımlarını atmıştır.

İlk elden belirtilmesi gereken, bu birliğin genel bir birlik platformu olmaktan çok politik nitelik taşıyan öncü bir birlik olmasıdır. Birliğin program taslağında da bu ortaya konulmaktadır. Öncelikli hedef, öncü potansiyelin biraraya getirilerek alandaki dağınıklık tablosuna son verilmesi, sendikal ihanet çetelerinin etkisizleştirilmesidir.

İfade edilen bu zemin elbette, partinin kendi çeperini de aşan bir biçimde, alandaki tüm ilerici öznelerin bir araya getirilmesi gibi bir sorumluluk yüklemektedir. Ancak, birlik iradesini ortaya çıkaran çalışmanın sonuçlarına baktığımızda, bunun henüz uzağında olduğumuzu söylemeliyiz. Kuşkusuz bunda sektörün ve öncüsünün mevcut durumu ile geleneksel sol hareketin yaklaşımı önemli bir rol oynamaktadır. Ancak bunu değiştirebilecek olan da bizim sergileyeceğimiz öncü pratiktir. Nesnel güçlükler ile Türkiye solunun önyargılarını kırmak için sürekli bir çaba içerisinde olmak gerekmektedir. Böyle bir çaba, saflarımızda da görülebilen kimi önyargılı yaklaşımların, küçük-burjuvaziye özgü dar grupçu pratiklerin dışına çıkmayı kolaylaştıracaktır.

Birlik iradesi ile ortaya çıkan anlamlı fakat zayıf olan tablo içerisinde bir diğer sorun ise, bu çalışmanın alanlarda nasıl yürütüleceğidir. Öncünün tablosu üzerine yapılmış onca tartışmadan sonra, tek tek alanlardaki öncüleri bir araya getirmek ve alanlarda zaten yürütülmekte olan komite, platform, kurum vb. çalışmalarla ilişkilerini kurmak da özgün bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır. İlk sorun payına, mevcut tabloya ve sınırlılıklara takılmadan biraraya gelişin yaratılmasının zorunluluğunu ifade etmek yeterlidir.

Ancak mevcut koşullarda sınıf içerisinde oluşturmaya çalıştığımız genel birlikteliklerin bile sorunlu bir öncüyle sınırlı kaldığını düşündüğümüzde, önümüze pek çok sorun çıkacaktır ve bunları çözmenin hazır bir reçetesi yoktur. Ancak dikkat edilmesi gereken en temel nokta, örgütsel bileşenleri ve hedefleri itibariyle bu çalışmaların birbirinden ayrılmalarıdır. Her bir sanayi havzasında, hem tüm işçileri kapsayan ve mücadelesini örgütleyebileceğimiz sorunlar bulunmakta, hem de sektörün birlik politikasının zeminini oluşturan sorunlar yakıcı bir şekilde hissedilmektedir. Öyleyse sorun bunların doğru bir temelde ayrıştırılabilmesi ve yine doğru bir temel kaynaştırılabilmesidir.

Bugün için çalışmanın mevcut darlığının bizi sürükleyebileceği en temel handikap, parti çalışmasının, öncü birlik çalışmasının ve yerel örgütlenmelerin çalışmalarının birbirlerinin yerine ikame edilmesidir. Bu konuda söylenebilecek olansa, güçlü bir yerel inisiyatifle sürekli bir biçimde bu tablonun denetlenmesi ve yönlendirilmesi gerektiğidir. Bu çalışmaların her biri kendi rotasında bir seyir tutturduğunda, belli bir yoğunlaşma ile birlikte kendi güçlerini de yaratacak ve birbirlerini besleyecektir. Parti olarak burada dikkat etmemiz gereken, bir yandan kendi güçlerimizin bu konuda güçlü bir eğitimi, diğer yandan ise alanın kendi öncülerini yaratıp eğiteceği geniş inisiyatif alanlarının yaratılmasıdır.

Bugün işçi sınıfı ağır sömürüden fazlasıyla bunalmıştır ve bir çıkış yolu aramaktadır. Bu arayışa yanıt vermenin yolu sınıfın öncülerinin sektör sektör, havza havza ortaya koyacağı irade ve çabadan geçmektedir. Komünist metal işçileri böyle bir irade ve çaba ile sürece yüklenmelidir. III. Parti Kongresi’nin yol göstericiliğinde sınıf hareketinin ihtiyaçlarına yanıt vermek ve partinin sınıf içerisindeki mevzilerini güçlendirmek bu çabaya bağlı olacaktır.

 


Üste