Logo

Kritik bir halka olarak yerel parti örgütleri


“Sınıf eksenli partiye geçiş”in sorunları...

Kritik bir halka olarak yerel parti örgütleri

 

Uzun bir süredir “sınıf eksenli partiye geçiş”in, giderek partiyi güçlü bir sınıf temeline oturtmanın, en başta bu alanda güç ve mevziler elde etmenin sorunlarını tartışıyoruz. Bu bakış üzerinden bugün parti olarak güç ve olanaklarımızın büyük bir kesimini sınıf çalışması içerisinde konumlandırmış bulunuyoruz. Dönemin tüm zorluklarına, dışımızdan yansıyan olumsuz etkenlere rağmen, bu alanda soluksuz bir tempoyla çalışıyoruz. Ortaya çıkan yeni imkânları en başta sınıf çalışmasının ihtiyaçları üzerinden değerlendiriyoruz.

Bu kadarı partinin sınıf temelini güçlendirmenin, giderek bu eksene oturtmanın sadece ön koşuludur. Elbette gelinen yerde bu açıdan belli sonuçlara ulaşılmış, deneyimler biriktirilmiş, dahası kimi maddi kazanımlar da elde edilmiştir. Fakat sınıf çalışmasında mesafe katedebilmek, var olanın ötesine uzanabilmek, somut kazanımlara dayalı bir gelişim süreci yaşayabilmek, partimizin önünde yürünmesi gereken bir yol olarak durmaktadır hala. Bu ise bizi sınıf içerisinde yürütülen gündelik mücadeleye, dolayısıyla yerel çalışma alanlarına çeker. Burada ortaya çıkan somut sorunları önümüze koyar.

 

Yerel parti örgütlerini sürecin dinamik halkaları haline getirmeliyiz!

Partiyi sınıf temeline oturtma ve buradan bir gelişim süreci ilerletme tartışmasının somuttaki karşılığı, esas olarak partinin sınıfla temas noktaları olan yerel çalışma alanlarıdır. Yerellerde yürütmekte olduğumuz sınıf eksenli faaliyet, parti sınıf ilişkisinin maddi zeminidir.  Dolayısıyla, bir gelişim süreci içerisine girmemiz açısından, sınıf çalışması içerisinde konumlanmış yerel parti örgütleri ve birimleri, en kritik halkaları oluşturmaktadır. Bu nedenle, sınıf eksenli partiye geçiş üzerinden genel olarak yürütmekte olduğumuz tartışma tüm canlılığını, gücünü, pratik deneyimlerini ve sonuçlarını, ancak sınıfla temas halinde olduğumuz yerellerde ortaya koyabilir.

O halde parti olarak öncelikle sınıf çalışması içerisinde konumlanmış güçlerimizi sürecin en dinamik halkaları haline getirilebilmeli, tüm yerel parti örgütlerimizi dolaysız bir şekilde bu tartışma sürecinin içerisine çekebilmeliyiz. Pratiğin tüm canlı deneyimlerine sahip olmanın verdiği olanaklara dayanarak bunu gerçekleştirebilmeliyiz. Gerek bizzat örgütleyicisi olduğumuz pratikleri gerekse sınıf cephesinden dışımızda gelişen her türlü hareketliliği bu temel yaklaşım üzerinden ele alabilmeli, ortaya çıkan olanakları partinin sınıf temelini güçlendirme bakışıyla yerel örgütlerimizin önüne koyabilmeliyiz.

Sınıfa yönelik faaliyet yürüten güç ve örgütlülüklerimiz açısından bu alanda mesafe katedebilme sorunu gayet somut bir süreçtir. Fabrika çalışması ve deneyimleri, kimi mevzi direnişlere yönelik gerçekleştirdiğimiz müdahaleler, çalışmada kullanılan araçların işlevi, kitle ilişkileri üzerinden çıkabilecek sorunlar, bunların her biri yerel örgütlülüklerin önünde duran nesnelliklerdir. Yani yerel faaliyetler dinamik bir muhtevaya sahiptir. İşte tüm bu somutluk üzerinden yürütülecek tartışmalar, bizi toplamında sonuca götürecek adımların başlangıç noktalarıdır da. Dolayısıyla, sınıf eksenli partiye geçiş sürecini öncelikle bu somutluğa dayanan bir bakışla ele alabilmeli, sınıf çalışması üzerinden konumlanmış güç ve örgütlülüklerimizi sürecin etkin bileşenleri haline getirebilmeliyiz.

 

Kesintisiz ve etkin merkezi önderliğin önemi!

Yukarıda belirttiğimiz gibi, sınıf eksenli partiye geçiş sürecinde yerel parti örgütlerinin önemi ortada durmaktadır. Ancak yerellerde yürütülen faaliyetin merkezi olarak “çalışma tarzından örgütsel süreçlerine, kitle çalışmasından kullandığı araçlara kadar” çok yönlü bir değerlendirmeye konu edilmesi ve ortaya çıkan sonuçlar üzerinden faaliyetin yeniden düzenlenmesi, tayin edici bir öneme sahiptir. Zira yaşanan sorunlar ve zayıflıklar, somutta yerel parti örgütleri şahsında kendisini ortaya koymaktadır. Burada ortaya çıkan yetersizliklerin aşılması en başta güçlü ve sonuç alıcı merkezi müdahale alanına girmektedir.

Örneğin birçok alanda “yoğun bir faaliyet temposu içerisindeyiz ama sonuç almak noktasında zorlanıyoruz” denebiliyor. Ya da “koşturuyoruz ama geriye maddi bir birikim bırakamıyoruz” gibi değerlendirmelerle karşılaşabiliyoruz. O halde parti olarak dönüp ilgili alanlarda süren faaliyeti çok yönlü bir değerlendirmeye konu edebilmeli, güçlerin konumlandırılmasında mı sorunlar yaşanıyor, hedeflerde mi belirsizlikler var, örgütsel alanda dağınıklıklar mı yaşanıyor vb. bir dizi soruya yanıtlar üretebilmeliyiz. Temel hedefler doğrultusunda her bir alanın gündemlerinin belirlenmesi, güç ve olanakların şekillendirilmesi, araçların etkinleştirilmesine kadar geniş bir alandır bu. Diğer yandan, atıl olanın sürece dahil edilmesi, dağınık olanın derlenip toparlanması, zayıf olanın güçlendirilmesi, uzak olanın yakınlaştırılması, belirsiz olanın netleştirilmesi vb., tüm bunlar hedefler doğrultusunda yapılacak tartışma ve müdahalenin başlıklarıdır aslında. Ve bütünlüklü olarak ele alındığında, tüm bunlar merkezi önderlik alanına girmektedir.

Bu noktada parti, merkezi yayınların yanısıra (MYO ve PYO), doğrudan yerel çalışmaların önünü açacak müdahale araçları geliştirebilir. Örneğin belli aralıklarla ilgili alanlara dair düşünce ve yönlendirmeleri içeren özgün metinler kaleme alınabilir. Alan politikalarının belirlenme süreçlerinden hedef seçilen fabrika çalışmalarına dair somut önerilerde bulunulabilir. Bunların yanısıra mevcut deneyimlerin ve partinin toplam birikiminin yerellere taşınabilmesi için, yukarıdan aşağıya doğru kesintisiz bir süreç işletilebilir. Böylesi bir süreç, alan çalışmalarında ortaya çıkabilecek tıkanıklıkları aşmak, yetersizliklerin üstesinden gelebilmek açısından ön açıcı olacaktır.

 

Yerel parti örgütleri her açıdan güçlendirilmelidir!

Buraya kadar söylenenler üzerinden partinin merkezi sorumluluklarına çubuk büküldüğü sonucu çıkarılabilir. Kritik halkanın yerel faaliyetler ve yerel parti örgütleri olarak tanımlandığı yerde, tartışmanın merkezi sorumluluklar alanına oturtulması bir çelişki gibi görünebilir. Fakat tersine, burada mevcut gerçekliğimiz üzerinden diyalektik bir ilişki sözkonusudur. Alan çalışmalarında ortaya çıkan politik ve örgütsel zayıflıklar ve buna bağlı olarak gündeme gelen ihtiyaçlar, kaçınılmaz olarak daha etkin bir merkezi yönlendirme ve müdahaleleri gerektirmektedir.

Bugün birçok faaliyet alanında sınıf çalışması açısından kimi anlamlı adımlar atıyor ve bu adımlar üzerinden ilgili alanlarda parti çalışmasının sınıf temelini güçlendirecek olanaklar ortaya çıkarabiliyoruz. Dahası faaliyet içerisinde fabrika ve bölge temelli eylemli süreçler örgütleyebiliyor, dışımızda gelişen kimi mevzi direnişlerle anlamlı ilişkiler kurabiliyor, müdahalelerde bulunabiliyoruz. Zaman içerisinde karşımıza çıkan böylesi olanaklar yerel parti örgütlülükleri tarafından bir yere kadar taşınabiliyor da. Fakat dönüp baktığımızda, bu süreçlerin kalıcı bir birikime ve toplam sınıf çalışmamız açısından yeni mevzilere dönüştürülmesi noktasında zorlanıldığını görebiliyoruz. İşte bu tablo bizim açımızdan sınıf çalışması üzerinden konumlanmış güç ve örgütlerimizin mevcut zorlanma alanlarını ve sınırlarını ortaya koymaktadır.

Dolayısıyla, partinin sınıf temelini güçlendirme ve sınıf eksenli partiye geçiş sürecini aynı zamanda sınıf çalışmasında konumlanmış güçlerin gelişim seyrini de kesen yönleriyle ele almak durumundayız. Sınıf çalışması içerisinde konumlandırılmış güç ve örgütlülüklerimizin etkinlik düzeyi, politik kapasitesi, üretkenliği, faaliyet zemini, kesintisiz olarak ele alınıp somut değerlendirmelere konu edilebilmeli, bu değerlendirmelerin ortaya çıkardığı sonuçlar üzerinden dönüp etkin bir müdahale süreci işletilebilmelidir. Çünkü sınıf faaliyetinde artık sonuç alıcı bir gelişim süreci yaşayabilmek ve bu alanda partiyi her açıdan büyütebilmek, ancak siyasal kimliği kuvvetli, bulunduğu alanın çok yönlü ihtiyaçlarına yanıt verebilen, politik açıdan diri, inisiyatifli ve yaratıcı bir çalışma tarzına sahip örgütlenmelere dayanılarak gerçekleştirilebilir.

İşte yerel parti örgütlerini güçlendirmeye yönelik atacağımız her somut adım, sonuç üreten her müdahale, giderek partinin sınıf eksenli faaliyetinde kendi olumlu yansımalarını ortaya çıkaracaktır. Yerel faaliyetler ihtiyaç duyduğu politik ve örgütsel zeminlere kavuştuğu ölçüde, toplam parti çalışması beklediğimizden çok daha hızlı bir gelişim süreci yaşayacaktır. Parti de toplamında çok daha zengin deneyimlere sahip olmanın gücü ve olanaklarıyla donanacaktır.


Üste