Logo
< Politik gençlik hareketi geleneği

Meslek lisesi “devrim meselesi”!


Haziran Direnişi’nin önplana çıkardığı toplumsal kesimlerden en önemlisi tartışmasız bir şekilde liseli gençlik oldu. Çürüyen kapitalizmin gelecek umutlarını yok ettiği gençlik kesimleri, Haziran Direnişi boyunca büyük bir kararlılık sergiledikleri gibi, sonrasında da toplumu derinden sarsan her gelişmede eylemli süreçlerin doğal bir parçası oldular. Yaşanan bu süreç, liseli gençliğin taşıdığı devrimci dinamizmi bir kez daha ortaya çıkardığı gibi, onun toplumsal sorunlara karşı duyarlılığının da aynası oldu. Sadece Haziran Direnişi ya da Berkin Elvan eylemlerinde değil, örneğin Soma katliamının ardından verilen eylemli tepkilerin en anlamlıları da liseli gençlik saflarından geldi. Özgecan’ın katledilmesi de anlamlı tepkilerin konusu oldu.

Bu tablo, “Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!” şiarının bir yansıması olarak gençliği ve elbette daha özel olarak da liseli gençliği politik mücadeleye kazanmanın önemini bir kez daha göstermiştir. Partimiz de bu süreci bu bakış açısı ile değerlendirerek, liseli gençlik çalışmasını bir yoğunlaşmanın konusu etmiştir. Bir dizi alanda bu yoğunlaşmanın anlamlı sonuçları ortaya çıkarken, liseli gençliği devrim saflarına kazanmanın ilk adımları atılmıştır.

Elbette bu süreç düz bir çizgide ilerlemiyor. Haziran Direnişi ile birlikte liseli gençlik başta olmak üzere geniş toplumsal kesimler sokaklara akarken, bu durumu örgütlü bir akışa çevirebilmenin ciddi zorlanma alanları da bulunuyor. Özellikle liseli gençlik açısından, onun mevcut durumunu kavrayabilmek, bilinç düzeyine uygun bir politik müdahaleyi gerçekleştirebilmek ve dahası içinden geçtiğimiz dönemde sahip olduğu kültürel algılarına devrimci bir müdahale gerçekleştirebilmek oldukça zorlu bir süreç anlamına geliyor.

Burada tartışmaya açacağımız konuyu bu zorlanma alanları değil, liseli gençlik çalışmamızın daha özgün bir alanı olan meslek lisesi çalışması oluşturuyor.

Partimiz için bir bütün olarak liseli gençlik çalışması her dönem özel bir önem taşısa da meslek lisesi çalışmasına çok daha özel bir önem verildiği biliniyor. Zira, meslek liselerini kazanmak partimiz için devrimi kazanmak ile eş anlama gelmektedir. Bugüne kadar defalarca kez dile getirdiğimiz gibi, meslek lisesi çalışması, genel politik anlamının ötesinde buralarda elde edilecek örgütsel birikimler ile geleceğin nitelikli işgücü potansiyelinin güvencesidir. Bugün ulaşılmakta ya da içeriden çalışma yürütülmekte zorlanan birçok temel sanayi işletmesinde çalışma yürütebilmenin önkoşullarından biri, meslek liseleri üzerinden sahip olunan nitelikli işgücüne yaslanmaktır.

Bununla birlikte, sadece devrimci mücadele değil, sosyalist inşa süreci de nitelikli işgücünün yakıcı ihtiyacını ortaya sermektedir. “Devrime hazırlanıyoruz!” şiarını yükselten ve içinden geçtiğimiz dönemi bir “bunalımlar, savaşlar ve devrimler dönemi” olarak tanımlayan partimiz için açık ki sosyalist inşa süreci hiç de yarının meselesi değildir. Her an yeni gelişmelere ve toplumsal kalkışmalara gebe olan ülkemizde başarıya ulaşılabilecek bir devrimci sürecin en temel sonuçlarından biri nitelikli bir kadrosal birikim yaratabilmektir. Bu nitelik ise az önce ifade ettiğimiz gibi sadece mevcut düzene öfkeyi değil, yeni olanı nasıl inşa edeceğini de politik ve teknik olarak kavrayabilen bir nitelik olmak zorundadır.

Kaldı ki, tarih bir sınıflar savaşı tarihi olduğu ölçüde, meslek liseleri sadece partimizin temsil ettiği proletaryanın değil, bugünün egemen sınıfı olan burjuvazinin de en hassas noktalarından birini oluşturmaktadır. Burjuvazinin yıllardır “meslek lisesi memlekete meselesi” diyerek buradaki dönüşüme özel bir önem verdiğini biliyoruz. Sermaye sınıfının topyekun bir dönüşüm öngördüğü eğitim alanında sorunun bir yanını dinci gericiliğin topluma egemen hale getirilmesi için imam-hatip liselerinin yaygınlaştırılması oluşturuyorsa, diğer yanını da yarının nitelikli ve ucuz işgücünü güvenceleyebilmek için meslek liseleri üzerinden planladığı dönüşümler oluşturuyor. Bir yandan düz liseler gelinen aşamada tamamen oradan kaldırılıp meslek liseleri üzerinden bir yoğunlaşma yaratılırken, diğer yandan meslek liselerinin doğrudan sermayenin denetimine verilmesi hedefleniyor. Hem mevcut meslek liselerinde çeşitli sermaye gruplarının sponsorluğunda buraların ihtiyaçlarını karşılayacak bir program devreye sokuluyor, hem de doğrudan organize sanayi bölgelerinde açılan meslek liseleri ile sermaye sınıfı için topyekun bir dönüşümün önü açılıyor.

Sermaye sınıfı için meslek liseleri üzerindeki denetimini koruyabilmenin yöntemi, sadece buralarda gündeme getirdiği yapısal dönüşüm ile sınırlı değil. Tarihin akışını değiştirebilecek biricik sınıf olan proletaryanın gelecekteki temsilcileri olan meslek liseliler daha bugünden sermaye sınıfının gerici ideolojileri ile kontrol altında tutulmaya çalışılıyor. Milliyetçi çeteleri en yoğun şekilde meslek liselerinde örgütlenmeye çalışıyorlar. Zaten, birer işçi ve emekçi çocuğu olan meslek liseliler sosyal-kültürel gelişimleri için gerekli imkanlara da sahip olamadıkları ölçüde işçi sınıfının geniş kesimleri gibi gerici ideolojilerin etkisi altında bulunurken, buna gerici çetelerin bu alanı özel bir örgütlenme alanı haline dönüştüren pratikleri ekleniyor.

Bu durumun tipik bir yansımasını Haziran Direnişi sırasında ve sonrasındaki eylemli süreçlerde de görmüş olduk. Hemen her şehirde geniş liseli kesimleri bu süreçte sokaklara akar, hatta kimi yerlerde tepkilerini okullarında gerçekleştirdikleri eylemler ile ortaya sererken, meslek liseleri üzerinden böylesi eylemli tepkilerin açığa çıkmamış olmasını bu durumun bir yansıması olarak görebiliriz. Haziran Direnişi üzerinden genel planda ifade ettiğimiz gibi, işçi sınıfının örgütlü bir güç olarak direniş sürecinin bir parçası olamadığı gerçeği kendisini bu sınıfın doğal bir parçası olan meslek liseleri üzerinden de ortaya sermiş oldu. Kuşkusuz bu alandan da direniş sürecine katılımlar yaşandı, ancak bu liseli gençliğin direniş sürecinde kendisini hissettiren ağırlığında belirgin bir yan taşıyamadı.

Bu yanıyla, partimizin Haziran Direnişi’ne ilişkin tespitlerinin ve çıkarttığı derslerin bir benzerini liseli gençlik çalışmamız için de ele almak gerekmektedir.

Haziran Direnişi’nin belirgin etkisi ile toparlanan liseli gençlik çalışmamızın önündeki en temel görevlerden biri, partinin sesini bu alana taşıyabilmek, işçi sınıfının devrimci geleceğini meslek liselerinden başlayarak inşa edebilmektir.

Bu açıdan elimizde ciddi olanakların bulunduğu bir gerçektir. Haziran Direnişi ile birlikte elde edilen dinamik liseli kadro rezervi bu açıdan en temel güvencemizdir. Gelinen aşamada önümüzde duran sorun, bu dinamizmin partinin toplam yönelimleri ve ihtiyaçları ile birlikte doğru bir şekilde yönlendirilebilmesi ve değerlendirebilmesidir. Geleceksizlik sorunu ile birlikte sisteme öfkesi büyüyen liseli gençliğin bugün içinde bulunduğu sosyal-kültürel geriliği ve devrimci değerlere uzaklığı aşabilmenin yolu da ancak bu eksende bir yüklenmeyle, liseli gençlik güçlerini partinin çizgisi, yönelimleri ve değerler sistemi üzerinden bir eğitime ve yönlendirmeye tabi kılabilmekle mümkündür.

Liseli çalışmamızı meslek liseleri üzerinden yoğunlaştırmanın ve eksenimizi buraya oturtmanın partimiz için ikili bir yönü olduğu ortadadır. Hem mevcut liseli kadro rezervinin yer yer parti çalışmasında ciddi gerilimlere yol açan zaaflarını törpüleyebilmek, hem de bu alanı sınıf çalışmamızın organik bir parçası olarak partinin stratejik hedefleri ile uyumlu bir çizgiye oturtabilmektir.

Meslek liselerinin özgül sorunlarını kavrayıp buralara özgü politikaları hayata geçirebilen, toplam liseli çalışmamız ile bağı içerisinde liselilerin toplumsal sorunlara duyarlılığını bir devrimci bilinç yaratmanın olanağı olarak değerlendirebilen, liseli gençliğin taşıdığı devrimci dinamizmi partinin sesini en geniş kesimlere taşımak için seferber edebilen bir liseli gençlik çalışması... İşte partimizin liseli gençlik çalışmasının ihtiyacı tam da buradadır. Burjuvazi için bir “memleket meselesi” olan meslek liseleri, açıktır ki partimiz için de bir “devrim meselesi”dir. Liseli gençlik çalışmamızı bu eksende ele alıp yeniden üretmek, işçi sınıfının devrimci geleceğini güvence altına almak açısından büyük bir önem taşımaktadır.


Üste