Bolşevik Partisi temelde genç işçilerin partisiydi. 1905 Devrimi’nden 1917 Ekim’ine, devrim sürecine ve sonrasına ilişkin yapılan tüm araştırmalar, Bolşevik Parti’nin ağırlıklı olarak genç işçilere dayandığını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Ekim Devrimi’ni gerçekleştiren işçilerin yaş ortalamasının 20 olduğuna dair vurgular da bunu teyit ediyor. Genç işçiler sadece devrim sürecinin değil, 1900’lü yılların başından itibaren çetin mücadelelerin temel taşıyıcısı olmuşlardır.
1907 yılında parti üyelerinin %22’si 20 yaş altı, %37’si 20 ile 24 yaş arası, %16’sı ise 25 ile 29 yaş arasında bulunuyordu. V. Parti Kongresi’ne katılan delegelerin yaş ortalamasının 27 olması, örgütün genç bileşiminin yanı sıra yönetici kadrolarının da genç güçlere dayandığını gösteriyordu.
1914 yılında Lenin, “Genç Rus işçileri ... artık Rusya’daki örgütlü marksistlerin onda dokuzunu oluşturuyor” diyerek, bu temel gerçekliğin altını bir kez daha çiziyordu. Partinin temel çalışma alanlarında sorumluluk üstlenen çok sayıda genç kadrosu bulunuyordu. Bolşevik Parti Merkez Komite’sinde yeralan yönetici kadroların önemli bir bölümü de oldukça gençti ve bizzat Lenin’in öğrencisiydi.
1919 yılında ise, üyelerinin yarısından fazlası 30 yaşın altında, yüzde onundan azı 40 yaşının üstünde idi.
Bu, sistemli ve kararlı bir pratik çabanın sonucuydu. Devrimci teorinin yol göstericiliğinde, onu hayata geçirecek maddi toplumsal zeminin sınıf niteliği, bu sınıfın en dinamik ve cüretkar güçleri olan gençliğine yaslanabilmek, örgütsel bünyeyi bu temele oturtabilmek, tarihe “bolşevik çelik çekirdek” olarak geçen gerçekliği somutta ete kemiğe büründürmek, daha en başından itibaren verilen kararlı mücadeleler sayesinde olanaklı olabilmişti. Bolşevik Parti devrimin zaferini ağırlıklı olarak genç işçilere dayanarak güvencelemişti.
Lenin, Menşeviklerle partinin devrimci örgütsel yapısı, kimliği ve sınıf niteliği üzerine mücadelesini partinin genç işçi niteliği üzerinde de yürütmüştür. 1903’ten itibaren yaşanan Bolşevik-Menşevik ayrışması, devrimci teori ve pratiğin tüm olanlarında olduğu gibi bunun taşıyıcısı olacak kadro kimliği ve niteliği eksenini de kapsamıştır. “Proletarya dahil her sınıfın politik öncüsünün bileşimi, hem sınıfın konumuna, hem de mücadelesinin genel biçimine de bağlıdır” diyen Lenin, devamında “Larin, partimizde işçi gençliğin ağırlıkta olmasından, çok az evli işçi olduğundan ve partiyi terk etmelerinden yakınıyor. Rus oportünistinin bu yakınması bana Engels’ten şu anekdotu hatırlattı” der ve Engels’in sözlerini aktarır: “Bizde, devrimin partisinde, gençliğin ağır basması doğal değil mi? Biz geleceğin partisiyiz ve gelecek gençliğindir. Yenilikçilerin partisiyiz, gençlik ise yenilikçilere her zaman severek taraftarlık eder. Biz eskiye, çürümüşlüğe karşı amansız bir savaşın partisiyiz; amansız savaşta ise her zaman ve herkesten önce gençlik hazır olacaktır.”
Genç işçileri kazanmayı proleter devrim mücadelesinin, bunu olanaklı kılacak devrimci sınıf partisinin inşasında stratejik bir hedef olarak vurgulayan Lenin, şunları söyler: “Hayır, otuz yaşında ‘yorgun’ ihtiyarlar olmayı, sosyal demokrasinin ‘aklı kemale ermiş’ devrimcilerini ve döneklerini toplama işini Kadetlere bırakalım. Biz daima ileri sınıfın gençliğinin partisi olacağız!..”
Bolşevik Partisi’nin önderi Lenin partiye genç işçilerin kazanılmasının stratejik önemini bir çok kez vurgular, tartışma ve polemiklerinde bunun devrimci sınıf mücadelesi için önemini ortaya koyar. Partiye ve parti komitelerine yazdığı bir dizi mektupta, genç işçileri ileriye çekmek konusundaki tutuculuğu eleştirir. Yetişmiş, deneyimli aydınlardansa, genç ve deneyimsiz dahi olsalar işçilerin parti saflarına kazanılıp ilerletilmelerinin hayati öneminin altını döne döne çizer: “Aramızda gençliğe karşı bir tür ahmakça, dar kafalı, Oblomovca korkunun hüküm sürdüğüne sizi temin ederim. Size yalvarıyorum: Bu korkuya karşı var gücünüzle mücadele edin.”
1905 Devrimi patlak verdiğinde Lenin, Petersburg Parti Komitesi Savaş Komisyonu’na gönderdiği mektupta, sürecin hızı ve dinamizmini vurgulayarak, gençliğe gitmeleri konusunda önemle uyarır:
“Gençliğe gidin beyler! Bu, her şeyi kurtaracak olan tek yoldur. Tanrı aşkına, aksi halde geç kalacaksınız (bunu gördüğüm her şeyden çıkarıyorum) ve ‘bilge’ taslaklar, planlar, çizimler, şemalar ve mükemmel reçetelerle ama örgütünüz olmadan, canlı eylem olmadan öylece kalakalacaksınız. Gençliğe gidin. Derhal her yerde ve her kentte, gerek öğrenciler içinde gerekse de özellikle işçiler vb. içinde savaş birlikleri kurun.”
Devrim süreciyle birlikte devrimin sürükleyici kadroları da adım adım yaratılmış, güçlendirilmiş ve hazırlanmıştır. Kararlılıkları ve militan kimlikleriyle genç kadrolar, karşılaştıkları zorluklar ve olanaksızlıklar karşısında büyük bir yaratıcılık ve cüretle hareket etmişlerdir. Lenin önderliğinde Bolşevik Parti’nin işçi sınıfı ve onun genç güçleri içinde inşa ettiği bu “çelik çekirdek”, her koşulda hedefe kilitlenmiş; gericilik yıllarında partiyi ayakta tutan, devrimci atılım süreçlerinde kitlelerin önüne geçen onlar olmuştur.
Lenin, Ekim Devrimi’nin ön günlerinde, ayaklanma hazırlıklarının soluksuzca sürdüğü bir evrede, Merkez Komitesi’ne bir mektup yazarak, ayaklanmaya dair somut bir plan önerir. “Rus devriminin ve de dünya devriminin başarısı, savaşın iki, üç̧ gününe bağlıdır” sözleriyle içinden geçilen günlerin kritik önemini belirtirken, somut plan içinde şu vurgulu cümleler yer alır: “En kararlı unsurlardan (‘hücum birlikleri’mizden, işçi gençlikten ve de en iyi denizcilerden) en önemli noktaları işgal edecek ve her yerde tüm önemli harekatlarda kullanılacak küçük birlikler oluşturulmalıdır...”
Rus devriminin hatta dünya devriminin kaderini değiştirecek bir harekatın planlamasında “en kararlı unsurlar” olarak ifade edilen genç işçilere, bu güçlerden oluşan ve uzun yıllar boyu sürdürülen kararlı mücadeleler içinde çelikleşen partiye duyulan güven yanıltmadı, Ekim Devrimi dünya proletaryasına armağan edildi. Ekim ayaklanması sırasında, devrimin başkenti olan Petrograd’ta işçilerden oluşturulan, iktidarı alırken de, karşı-devrimcilere karşı savunurken de fedakarca savaşarak büyük bedeller ödeyen Kızıl Muhafızların yaklaşık %40’ı genç işçilerden oluşuyordu. Kerenski kuvvetlerine karşı devrimi savunurken en aktif ve kararlı görevleri yerine getiriyorlardı. Ayaklanmanın en hareketli evresinde, 29 Ekim günü, Mevşevik gazete Yedinstvo, devrimi küçümsemek, kitlelerin bilincini bulandırmak isterken bir gerçeği açığa vuruyordu. Kerenski kuvvetlerinin, Kızıl Muhafızlar içinde devrimi savunan 15-16 yaşındaki “çocuk”larla savaştığını ifade ediyordu.
Genç işçiler partiyle, devrimle ve giderek yeni dünya ile bütünleştiler; devrimin ardından başlayan iç savaşın, sovyetlerin inşasının, yeni bir dünyanın kurulması çabalarının en dinamik öğeleri oldular.
***
Ekim Devrimi deneyimi, en ileri sınıfı, bu sınıfın genç unsurlarını kazanmanın önemini tüm açıklığıyla ortaya koymuştur. Devrim öncesinde olduğu kadar devrim sırasında ve devrimin kazanımlarının korunmasında çok özel bir rol oynamışlardır.
Devrim, bunun olanaklı olmasını sağlayacak devrimci parti, sınıfın en genç ve dinamik unsurları içinde kendini inşa etmeyi başarabilmek durumundadır. Komünistler sınıfın özellikle genç kesimlerini kazanma doğrultusunda çok daha etkin bir çaba içinde olabilmelidirler.