Logo

Örgütlenme aracı olarak yayınlar


U. Devrez

Siyasal mücadelede her sınıf geniş kitleleri kendi politikalarına ikna edebilmek, bu politikalar etrafında örgütleyebilmek için yayınları kullanmıştır. Temel üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete sahip olan burjuvazi, düşünsel üretim araçları üzerinde de hakimiyet kurarak, toplumdaki bütün gelişmelere dair kendi bakış açısını hâkim kılmaya çalışmıştır. Kendi çıkarlarını toplumun genel çıkarları olarak göstermek, böylece kendi egemenliğini süreklileştirmek, tarih boyunca egemenlerin temel bir hedefidir.

Tersinden, burjuvaziye karşı mücadelede yayın araçlarını en etkin şekilde kullanabilenler, işçileri ve emekçileri devrimci açıdan eğitip aydınlatmada, giderek daha etkin bir biçimde sınıf mücadelesine katmada başarılı olabilmişlerdir. Ekim Devrimi bize bunun eşsiz bir deneyimini sunmaktadır. Bolşevik Partisi'nin şekillenmesinde olduğu kadar işçi kitlelerinin mücadeleye kazanılmasında da yayınların nasıl etkin bir biçimde kullanıldığını biliyoruz. Öte yandan yayınlar ajitasyon ve propaganda araçları olmanın yanı sıra, kitleleri ortak bir çizgide örgütlemenin de araçlarıdır.

Bu görevini yerine getirebilmeleri, doğru politikaları sınıfın verili düzeyini ve bilincini gözeterek ele alabilmeyi gerektirir. Kavranması gereken halkayı tutmak, bunu şiarlaştırmak, yaşanan güncel gelişmelerde öne çıkartılması gerekeni yakalamak, bunu da iki sınıfı karşı karşıya getirecek bir tarzda ele almak gerekir. Bunun da temelinde sağlam bir bakışa ve kavrayışa sahip olmak vardır. Yani marksist-leninist dünya görüşüne tam bir hakimiyet... Bu hakimiyet olmaksızın doğru halkayı tutmak ve yüklenmek olanaksızdır.

Yayınlarımız, politikalarımızın kitlelere ulaştırılması, kitlelerin bu politikaları sahiplenmesi ve etrafında örgütlenmesini hedefiyle çıkarılmaktadır. Bu noktada toplam bilgi birikimimizi sade ve anlaşılır bir dille ortaya koyabilmek önemlidir. Ancak bunu yapabilmek emek istemektedir. Bir konuya hakim olmak ile onu en sıradan bir işçinin bile anlayıp kavrayabileceği bir düzeyde ele almak aynı şeyler değildir. Politikalarımızı kolay anlaşılır bir dille ele alma çabası, dikkat edilmediğinde, temel yaklaşımlardan uzaklaşma sonucuna varabilmektedir.

Bu noktada kavranması gereken temel nokta, yayınların toplam çalışmada tuttuğu yeri, önemini, hedefini ve bir örgütlenme aracı olarak işlevini kavrayabilmektir. Bunu kavramayan bir parti militanı, yazdıklarına doğru, yeterli, işlevsel ve üretken bir emek harcayamayacaktır. Mesele bir konuya dair bir şeyler yazmak değildir. Yazdıklarımızın doğruluğu da yeterli değildir. Bu doğruları nasıl ve ne ölçüde kitlelerin doğruları haline getirebileceğimizdir esas tartışmamız.

Gericiliğin etkisi altındaki milyonlara seslendiğimizi, onların öncülerinin de bunun dışında olmadığını unutmamalıyız. Bizler doğruları söyleriz, anlayıp anlamamak onların sorunudur diyemeyiz. Sınıfın verili durumunu bilerek yazmak, çubuğu nereye bükmemiz gerektiğini göstermektedir. Ancak tekrar hatırlatmak gerekir ki, anlaşılır olmak adına temel ilke ve yaklaşımlardan uzaklaşmak da kabul edilebilir bir tutum değildir.

Bir diğer nokta ise şudur: Sınıfı bilinçlendirmek, eğitmek, ileriye çekmek ve onları örgütlemek amacımıza, işçilerin bildiklerini onlara tekrar tekrar anlatarak ulaşamayız. Sınıfın verili bilincini göz önünde bulundurarak, onu ileriye taşıyacak halkayı yakalamak gerekir. İşçiler nasıl düşünüyor? Nasıl düşünmesi gerekir? Bu noktada karşılaştığımız gerilikler nelerdir? Bu ve benzeri soruları kendimize sormak ve bu yönde emek harcamak önemlidir.

Bu emek kollektif bir emek de olmak zorundadır. Kollektif bir örgütleyici olan bir yayın için harcanacak emeğin de kollektifleştirilmesi, toplam politikalarımızla uyum içerisinde olması ve bu politikaları en özlü ve üretken şekilde ortaya konulabilmesi için de gereklidir.

Günümüzde sosyal medyanın kitlelerin yaşamında önemli bir yer tuttuğu açıktır. Milyonlar sadece bilgileri sosyal medyadan almamakta, adeta sosyal medyada yaşamakta, kendilerini burada var etmektedirler. Burada etraflarına örülen duvarlarla, yanılsamalarla, gerçeklikten kopuk sanal bir yaşam inşa edilmektedir. Yayınlar üzerine bir tartışma yürütürken sosyal medyayı hesaba katmamak olanaksızdır. Ancak hiçbir aracı birbirinin yerine ikame etmemek, her aracı işlevine uygun bir şekilde kullanabilmenin temelidir. Her bir aracı amaca uygun kullanabilmek, yayınları bir örgütlenme aracı olarak ele almanın da gereğidir.

İşçi ve emekçi kitleleri ile yüz yüze gelebilmek, bağ kurabilmek, onları harekete geçirebilmek, gerçek yaşam alanlarından geçmektedir. Elbette bu, sosyal medya da dahil, bir dizi farklı aracı beraberinde kullanabilmeyi de gerektirir. Biliyoruz ki, sosyal medya üzerinden bir dizi işçi ile irtibat kurmak, diyalog geliştirmek, fabrikalarına müdahale etmek mümkün hale gelmektedir. Ancak bunu sosyal medyanın ötesine taşıyamadığımız bir durumda, gösterilen çabalar ancak sınırlı sonuçlar üretebilecektir. Sorunun bu yönünün ayrıca ele alınması gerekmektedir.


Üste