Logo
< Direnişler ve öncüyü kazanmak!

Araçların amaçlaştırılması tehlikesi


M. Ararat

“Doğru bir siyasal çizgiye sahip olmak elbette ilk ve en önemli şeydir. Ama bu henüz yetmez. Doğru bir siyasal çizgi, sadece ilan edilmek için değil, ama uygulanmak için çizilmiştir. Ne var ki, doğru bir siyasal çizgiyi pratik olarak uygulamak için, kadrolar gerekir, partinin siyasal çizgisini anlayan, onu kendi öz çizgileri olarak kavrayıp uygulamaya hazır bulunan, onu pratiğe geçirmesini bilen ve onu yanıtlamaya, savunmaya, onun için savaşmaya yetenekli olan insanlar gerekir. Yoksa doğru siyasal çizgi, kağıt üzerinde kalma tehlikesini taşır.” (Stalin, Leninizmin Sorunları, Sol Yayınları, s.719)

Stalin’in bu veciz sözleri, sınıfın komünist partisinin ideolojik-siyasal çizgisinin doğruluğunun önemini vurgulamakta ama bu çizginin hayat bulması için onun kadar önemli olan kadroların niteliği sorununa çubuk bükmektedir.

Partimiz de her dönem kadro sorununa fazlasıyla önem vermiştir. Birçok platformunda bu sorun döne döne tartışılmakta, değerlendirmelerin konusu olmaktadır.

Kadro sorunu koşullara bağlı olarak değişik biçim ve boyutlarıyla kendini hep ortaya koyacak, bu durum nihai zafere ulaşıncaya kadar da böyle sürecektir. Bu nedenle bu sorun mevcut siyasal tablonun ortaya çıkardığı dönemsel ihtiyaçlar çerçevesinde tartışılmalı, partinin dönemsel taktikleri ve stratejik hedefleri temelinde çözüme kavuşturulmalıdır.

***

Gerici-faşist iktidarın açmazları arttıkça, baskı ve yasakları daha da boyutlanmakta, bu da toplumun ilerici ve devrimci güçlerinin çalışmalarını daraltmaktadır. Geçmişte kazanılmış demokratik hak ve özgürlükler keyfi bir biçimde yasaklanmaktadır. Böyle bir süreçte partimizin işçi sınıfı içerisinde ete-kemiğe bürünmesinin zorlukları daha da artmaktadır.

Bugün tüm bu saldırılarla birlikte sınıfın yıllardır bir türlü aşılamayan politik geriliği, burjuvazinin çok yönlü kuşatması ile oluşan korku ve çürümüşlük tablosu, siyasal sınıf çalışmamızı zora sokan sorunların başında gelmektedir.

Komünist hareket siyasal yaşama adımını attığı andan itibaren kendi varoluşunu fabrika zeminleri üzerinden tanımlamıştır. İşçi sınıfı her zaman çalışmanın temel ekseni olmuştur. O günden bugüne sınıfın siyasallaşması döne döne tartışılan bir sorundur. Yıllardır sınıfa dönük yürüttüğümüz çalışmalar içerisinde anlamlı bir deneyim ve birikim de kazanmış bulunuyoruz. Bunu daha ileriye taşımak, partinin tüm organ ve birimlerinin önünde bir görev olarak duruyor.

Birçok vesile ile sınıfın politik geriliğinden, fakat öte yandan da mevcut ekonomik ve siyasal tablo nedeniyle sınıf saflarında biriken tepki ve öfkeyle birlikte çıkış yolları aradığından bahsediyoruz. Bu yılın başından beri yaşanan sınıf hareketliliği bunun açık bir dışavurumudur.

Sınıfa dönük faaliyette esnek örgütlenmeler işçilere seslenmede ve nüfuz etmede kolaylıklar sağlıyor ve yeni imkanlar sunuyor. Son yıllarda sektörel birlikler ile sendikal zeminleri daha yoğun kullanıyoruz. Bunun gerisinde mevcut sendikaların işlevsizliği ve sınıfın kendi dar ekonomik-iktisadi talepleri için bile mücadeledeki zayıflığı yatıyor. Bu doğallığında kadrolarımızın da bu araçlar çerçevesinde bir çalışma içerisinde şekillenmesine yol açıyor.

Bunun bir zayıflık yaratmaması için, bu araçların nasıl ele alınması gerektiği konusunda perspektif açıklığı taşımak büyük bir önem taşıyor. Hangi esnek aracı kullanırsak kullanalım, bunların yürüttüğümüz faaliyetin merkezi olmadığını unutmamalıyız. Bu tür araçlarla yürüttüğümüz çalışma kendi cephesinden sınıfın siyasallaşmasına ve partinin sınıf içerisinde örgütsel açıdan güç olmasına hizmet edebilmelidir.

Birçok araç ve esnek örgütlenme ile sınıfa seslenmemiz, bazen kimi kadrolarda, “farklı kimliklerle aynı sınıfa gidiyoruz, bu da kimlik karışıklığı sorununa yol açıyor” türü yakınmalara neden olabiliyor. Bu yakınmaya yol açanın, yürüttüğümüz çalışmanın kapsamı düşünüldüğünde, kadro darlığının yarattığı sonuçlar olduğu açıktır. Birçok işi yetersiz sayıda kadroyla yürütmek durumunda kalabiliyoruz. Burada önemli olan, çalışmanın yukarıda işaret ettiğimiz perspektifle ele alınmasıdır. Bu bilinçle hareket ettiğimizde, yaşanan sorunların çözümünde de ilk adımı atmış oluruz. Kuşkusuz bu araçların sınıf içinde kendi güçlerine kavuşması önemlidir. Fakat bu kendi içinde bir amaç da değildir.

Hangi adla, hangi kimlikle sınıfla bağ kurarsak kuralım, bizler her şeyden önce sınıf devrimcileriyiz. Hangi esnek aracı kullanırsak kullanalım, bu gerçeği aklımızdan çıkarmamalıyız. Ve öncelikli hedefimiz sınıfın yaşadığı ekonomik temelli sorunlara günlük çözümler değil, onları bu sorunlara karşı mücadeleye çekmek, bu mücadeleler içerisinde sınıf bilincini ve örgütlülüğünü geliştirerek, fabrikalarda zeminler oluşturmaktır.

Sınıf bölüklerinin içine girdiği mücadele süreçlerinde (bunlar sendikal örgütlenme, hak kayıplarına karşı vb. olabilir) en temel kazanım, sınıf bilincinin ne kadar geliştiğidir. Dolayısıyla parti çalışması için zeminlerin ne kadar oluştuğu ve olgunlaştığıdır. Bu temelde bir yaklaşım, araçların daha işlevsel kullanımını sağlayacağı gibi, araçların amaçlaştırılmasının da önüne geçecektir. Bu bakışı oturtamadığımız koşullarda, bu araçlar sınıf çalışmamızın temeli haline gelecektir. Oysa sınıf çalışmamızın esas muhtevası devrimci politik müdahaledir. Bu müdahaleyi gerçekleştirmek, sınıf içinde partiyi var edebilmek, bu araçların kendi içinde amaçlaştırılmadan sınıf perspektifiyle ele alınmasından geçmektedir.

Bugün Türkiye işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı ağır koşullar düşünüldüğünde, sosyalizm ve devrim mücadelesi çok daha yakıcı hale gelmiştir. İşçi sınıfının politik planda bilinç geriliği ne olursa olsun, bu bir gerçeklik olarak karşımızdadır. Bugün toplumun büyük bir çoğunluğu çok kısa bir süreçte açlık girdabına sürüklenmiştir. Bu süreç kapitalizmin insanlığa hiçbir şey veremeyeceğinin daha açık görülmesin sağlamakta, böylece sosyalist propaganda-ajitasyonun karşılık bulmasının zeminlerini güçlendirmektedir.

Tüm bunların ışığında, emekçi kitlelere, hedefimizin ücretli köleliği sınırlandırmak değil fakat bu köleliği temellerinden yıkmak olduğunu döne döne anlatmalı, bu düzeni aşma bilincini geliştirmek için etkili ve cüretli bir faaliyeti örgütlemeliyiz.


Üste