Logo
< Lenin’in “gazete” tartışmalarından...

“İmkansız” zamanlara hazırlık!


B. Çağlar

Bugün toplumda çok yönlü birikmişliğin patlama noktalarından birini kadın mücadelesi, bir diğerini de işçi eylemleri üzerinden yaşıyoruz. Sermaye iktidarı boyutlandırdığı sosyal yıkım, baskı ve gericilik karşısında nasıl ve ne zaman patlayacağı belirsiz mayın tarlaları oluşturmuş durumda. Kendini bildiği dönemden beri AKP'den başka bir şey görmemiş olan gençlik tepkili ve “yeni”nin arayışında.

Öfke birikmesi, irili ufaklı tepkiler ve arayış var. Biz komünistler buna acil yanıt olabilecek miyiz? Yanıt olabilmenin temelinde döne döne işaret ettiğimiz kadro sorunumuz yatıyor. Kadro niteliğini arttırmak! Kadro niteliğini arttırmak ise, “Parti ile aramızdaki açı farkını kapatmak” anlamına geliyor. Ve elbette yeni kadrolar, yeni güçler kazanmak... Ama kendi niteliğimizi arttırmadan da yeni güçler kazanmakta, kazanılanları kalıcılaştırmakta ve kadrolaştırmakta zorlanıyoruz. Her yönü ile donanımlı olamadığımızda, yanı başımızdaki yoldaşlarımızı geliştirmeyi, parti örgütünü güçlendirmeyi, ortaya çıkan sınıf, kadın, gençlik eylemlerine müdahaleyi, reformizme karşı etkili bir mücadeleyi, fabrika temelli çalışmada derinleşmeyi nasıl sağlayacağız?

İçinde bulunduğumuz toplumsal atmosfer, devrimci hareketin zayıflığı elbette her birimizi etkiliyor. Fanus içinde büyüyen çiçekler değiliz. Bizler de bu toplumun bir parçasıyız. Ama parçası olduğumuz toplumdan etkilendiğimiz gibi etkilememiz de mümkün. Bizlerin de bir yerden güç alması gerek diye düşünenlere tek işaret edilecek yer partinin birikimine kavuşmaktır. Marksist-leninist teori, illegal-ihtilalci örgüt, işçi sınıfının mücadele tarihinin birikimi, bu topraklar devrimci mücadele adına bedel ödeyenlerine militanlığı, güncel politika üretmek, gençlik hareketine yön vermek, işçi eylemleri örgütlemek fabrika temelli zeminler vb... Partinin birikiminde ifade ettiklerimiz ve daha fazlası mevcut. Temel sorunumuz özümsemek ve özümsetmek!

İçinden geçtiğimiz dönemde devrimci olma adımı atan ve ısrar gösteren her insanı sımsıkı tutup sarmalamak gerekiyor. Ne devrimci atmosferin etkisi ile devrimci olanların ‘60'lar ve ‘70'ler Türkiye’si ve dünyasındayız. Ne de ülkede ‘80 sonrası yenilgisinin, dünyada Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku’nun çözülüşünün ardından her şeye inat irade konulan bir dönemdeyiz. “Zor dönem devrimciliği” tanımlamasının yapıldığı dönemde bile Türkiye'de devrimci bir atmosfer vardı. Bugünün tanımlaması bundan çok başka.

Yeni kuşak devrimciliği anlamak ve tanımak açısından nereye tutunabilir? Dünyada yüz çevireceği devrimci bir dalga yok. İşçi sınıfının hareketli olduğu bir dönem ama ekonomik sınırlarda ve mevzi ölçekli yaşanan eylemler dizisi var, devrimci bir işçi hareketi ve kuşağı yok. Gençlik hareketinin de militan bir ruhla estirdiği bir rüzgar yok. Tüm bu yoksunluklar içerisinde devrimci olmak isteyen, adım atan insanlar nerede şekillenecek, hangi kaynaktan su içecek?

Türkiye açısından devrimci örgütlerin tasfiye olduğundan bahsettiğimiz yerde, devrimci duygu ve samimiyetle bir yerlerde örgütlenenlerin karşılaştıkları zeminlerde ihtilalci bir ruha kavuşmaları mümkün mü? Bu ruhu kuşanmanın bugün için tek adresi var. O da partimiz ve onun örgütleri, zeminleri. İllegal, ihtilalci bir sınıf partisi olma iddiasını taşıyanlar olarak yükümüz büyük. Sınıf hareketine, toplumsal muhalefete, gençlik mücadelesine yön vermek ve onu devrimci bir çizgiye kavuşturmak... Sınıfı ve kitleleri devrimcileştirmek ve örgütlemek... Tüm bu çalışma içerisinden insan kazanmak ve donanımlı bir kadro düzeyine getirmek. Bugün bizlere kalan “zor başarılır...” değil de “... imkânsız biraz zaman alır” kısmı olabilir.

Tam burada bulmamız gereken cevap: “Tamam biraz zaman alacak ama bu “imkansız” nasıl başarılacak?”

Her bir yoldaşımızın çalışma yürüttüğü alanda öncelikli hedefi, çalışmanın ihtiyaçları başta olmak üzere birçok yönden partinin birikimini donanıma dönüştürmek olmalıdır. Bu elbette tek tek yoldaşların kendi çabasına bırakılmamalıdır. Örgütlü bir zeminle güçlendirilmeli, yönlendirilmeli, kolektif tartışmalar yürütülebilmelidir.

“İmkânsızı” yakınlaştırmak için güçlenmeli ve partiyi güçlendirmeliyiz. Bu elbette tek başına bize bağlı değil, ama “imkânsız” zamanların ayak sesleri geldiğinde yolların koşar adım arşınlanıp arşınlanmayacağı buna bağlı. Hazırlıklarımız tam da bunun için!


Üste