Özgürlük, eşitlik ve sosyalizm için...
8 Mart’ta alanlara!
fileadmin/PDF/2013_8_Mart_Bildiri.pdfYaklaşan 8 Mart’ı, tarihsel anlamına, sınıfsal özüne ve devrimci geleneğine yakışır bir şekilde kutlamanın özel bir önemi var. Böyle bir kutlama, hem sömürü ve kölelik düzeni kapitalizme karşı güçlü bir duruş sergilemek, hem de 8 Mart’ın sınıfsal içeriğini boşaltma çabalarına yanıt vermek için gereklidir.
Sermaye sınıfı ile onun vurucu gücü AKP iktidarının tüm saldırıları sınıfsaldır. Tüm icraatları işçi sınıfı ile emekçiler üzerindeki baskı ve sömürüyü arttırmayı amaçlıyor, bundan en büyük payı ise emekçi kadınlar alıyor. Bundan dolayı işçi sınıfı ve emekçilerin, daha özel planda da emekçi kadınların, mücadeleyi “sınıfa karşı sınıf” ekseninde yükseltmeleri gerekiyor. 8 Mart, tarihsel ve sınıfsal anlamı olan bir mücadele günü olduğu ölçüde de, bugün sermaye iktidarının karşısına “sınıfa karşı sınıf” tutumuyla çıkmak ayrı bir önem taşıyor.
Emekçi kadınlar!
İşçi sınıfı hareketiyle birlikte gelişen işçi kadınların mücadelesi 1830’lardan beri devam ediyor. 8 Mart’ı bize miras bırakan 8 Mart 1857’deki büyük işçi grevinde ise kadın işçiler en öndeydiler. “10 saatlik işgünü”, “eşit işe eşit ücret” gibi taleplerle başkaldıran çoğu kadın 40 bin dokuma işçisi, işçi sınıfının mücadele tarihine şanlı bir sayfa eklediler. Sonrasında dönemin Alman işçi hareketinin komünist önderlerinden Clara Zetkin’in çabasıyla 8 Mart, 1910’dan beri Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başladı.
Bu uzun mücadele tarihi sayesinde hem işçi sınıfı ve emekçiler, hem onun bir parçası olarak emekçi kadınlar önemli kazanımlar elde ettiler. Ancak tıpkı sömürü ve baskı gibi, kadın sorunu da özü itibarıyla yerli yerinde duruyor. Sınıfsal, cinsel, ulusal baskı ve kölelik zincirlerini parçalama mücadelesi yükseltilemeden özgürlük ve eşitliğin yolu açılamıyor. Zira sorunu yeniden ve yeniden üreten sömürü ve özel mülkiyet düzeni kapitalizm yıkılmadan, kadın sorununun köklü ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması mümkün değil.
21. yüzyılda AKP iktidarı döneminde, kadın üzerindeki çifte baskı ve sömürü daha da katmerlenmekle kalmamakta, kadın ortaçağ karanlığına sürüklenmeye çalışılmaktadır. Bu süreçte sadece kadın cinayetlerinde görülen akıl almaz artış bile, kapitalist sistemin bu vahim sorunların kaynağı olduğunu ve bunları nasıl yeniden ürettiğini göstermektedir. Tüm bunlar, kadın sorununun ancak toplumsal bir devrimle, yani sorunun temelinde yatan esas neden ortadan kaldırılarak, çözüme kavuşturulabileceğini gösteriyor.
İşçi ve emekçi kardeşler!
Emperyalistlerin ve sermayenin hizmetindeki AKP iktidarı işçi sınıfına ve emekçilere azgınca saldırmakla kalmıyor, gericiliği yaygınlaştırarak cinsiyet ayrımını ve kadına yönelik şiddeti de körüklüyor. İçeride Kürt hareketine, ilerici devrimci güçlere, direnen işçilere yönelik azgın bir devlet terörü estirirken, dışarıda da komşu halklara karşı savaş kışkırtıcılığı yaparak emekçilerin başına yeni belalar sarmaya hazırlanıyor. Suriye’deki yıkıcı savaşın tarafı olan AKP iktidarı, bu ülke emekçilerinin, ama özellikle emekçi kadınlarının daha çok acı çekmesine neden oluyor.
Komşu halklara karşı emperyalistler adına tetikçilik yapan, sömürü, ayrımcılık, eşitsizlik ve şiddeti derinleştiren sermaye iktidarına, ancak işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle dur denilebilir. 8 Mart, özellikle de emekçi kadınlar tarafından böyle bir mücadeleye çağrı kabul edilmelidir.
TKİP, Amerikancı iktidarın savaş kışkırtıcılığına karşı durmak için, sömürü, eşitsizlik, her türlü şiddet, cins ayrımcılığı, ulusal ve mezhepsel baskının kaynağı olan kapitalizme karşı mücadeleyi yükseltmek için, başta emekçi kadınlar olmak üzere tüm işçi ve emekçileri 8 Mart’ta mücadele alanlarına çağırıyor.
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Sınıfsal, cinsel, ulusal, mezhepsel sömürü, baskı ve ayrımcılığa son!
Tek yol devrim, kurtuluş sosyalizm!
Türkiye Komünist İşçi Partisi
Şubat 2013