Logo

Partinin birikimleri ve ideolojik donanım sorunu - S. Metin


Devrimci iktidar hedefi olan komünist bir hareket olarak başından itibaren ideolojik-teorik sorunlar bizim için özel bir önem ve anlam taşımıştır. Öyle ki, bu konu özellikle partileşme sürecinde kavranması gereken halka olarak tanımlanmıştır.

Gericilik yıllarında her zaman devrim, devrimci teori, devrimci parti ve devrimci sınıf konularında kuşkular yayılmış, tasfiyeci çağrılar yapılmıştır. Komünist hareket, bu tasfiyeci çağrılara karşı klasik teoriye, yani Marksizm-Leninizm’e, Marx-Engels ve Lenin’e daha sıkı sarılma çağrısını yükseltmiş, özellikle devrimci örgüte dönük kaba inkarcı yaklaşımların inadına Leninizm’e ve devrimci partiye özel bir vurgu yapmıştır.

Hiç kuşkusuz bu çabalar boşa gitmemiştir. Komünist hareketin devrimcilik iddiasındaki diğer sol akımlar karşısında açık bir ideolojik üstünlüğe sahip olması bunun ifadesidir. Ve partimizin bugün küçümsenemeyecek bir ideolojik-politik, örgütsel-pratik ve moral birikime sahip olmasını bu konudaki çabalarına borçludur.

 

Partinin değişmez gündemi:

İdeolojik donanım sorunu

Bu sorun her dönem, örgüt sorunu ile birlikte partimizin değişmez gündemi olagelmiştir. Parti öncesi dönemde gerçekleştirilen tüm örgüt konferanslarında, kuruluşundan sonra tüm parti kongrelerinde ve adeta birer kongre niteliğindeki parti okullarında önemli bir gündem maddesi olarak ele alınmıştır. En önemlisi, sadece anlam ve önemine işaret edilmekle kalınmamış, gereklerinin yerine getirilmesi için pratikte ciddi bir çaba harcanmıştır. Bu konudaki pratiğimize kısaca da olsa değinmekte yarar var.

Hareket olarak her konuda olduğu gibi bu konuda da geleneksel devrimci-demokrat hareketle tümüyle farklı bir bakışa sahiptik ve buna uygun bir pratik ortaya koyduk. Örneğin, siyasal bir akım olarak yola çıktığımızda, daha ilk seslenişte, çok vurgulu bir biçimde Merkez Yayın Organımız Ekim’in sadece bir takım yazarların değil, tüm kadro ve militanlarımızın, özellikle de öncü işçilerin kürsüsü olduğunu dile getirdik. Herkesin hiçbir kaygı duymadan, özgürce yazarak düşünsel yaşamımıza katılabileceğini belirttik. Bu bizim kadro sorununa bakışımızın bir ifadesiydi. Ekim daha en başından, geleneksel hareketin düşünen kadrolar ve edilgen biçimde örgüt yaşamına dahil olan pratikçiler anlayış ve pratiğini mahkum etti. Düşünen ve savaşan kadrolar politikasını savundu, buna uygun bir pratik ortaya koydu. Devrim için örgüt nasıl vazgeçilmez bir silahsa, ideolojik donanımlı bilinçli insan da bir başka vazgeçilmez silahtı bizim için.

Bu pratik sadece Ekim’le ilişkinin organik bir ilişki haline gelmesini ve düşünsel yaşamda canlılığı sağlamakla kalmadı, kadrolarımızın düşünen ve savaşan kadrolar olmasında da önemli bir rol oynadı. Habip Gül, Ümit Altıntaş, Hatice Yürekli ve Alaattin Karadağ yoldaşlar bu çabanın dikkate değer olumlu örnekleri olarak duruyorlar önümüzde.

Parti öncesi dönemdeki örgütümüzün ilk konferansı bu açıdan bir başka örnektir. EKİM I. Genel Konferansı, programatik düzeyde her temel meselenin geniş bir zamana yayılarak ve oldukça kapsamlı biçimde tartışıldığı bir parti platformu olmuştur. Burada son derece verimli tartışmalarla birlikte bugün hala güncelliğini koruyan temel önemde değerlendirmeler yapılmıştır. Denilebilir ki, bu konferansta ortaklaşılan tezler, sonradan program düzeyinde savunduğumuz görüşler olmuşlardır.

Bu gelenek partimizin Kuruluş Kongresi’nde daha ileri düzeyde ve daha verimli biçimde tekrarlanmıştır. Bu kongre esas yönünden bir program ve tüzük kongresidir. Doğal olarak bu kongrenin en önemli çalışması da, programın oluşturulması hedefi çerçevesinde ele alınıp tartışılan ideolojik-teorik sorunlar üzerinde yapılan tartışmalar ve bu vesileyle gerçekleştirilen nitelikli ideolojik eğitim-donanım çalışmasıdır.

Bu kongre oldukça uzun bir sürece yayılmıştır. Devrimci sınıf partisi programı çerçevesinde Marksizm’in konuya ilişkin tüm birikimi ve tarihsel deneyim dikkatle incelenmiş ve verimli tartışmalara konu olmuştur. Partimizin programı işte bu hedefli inceleme ve tartışmaların sonucunda oluşturulmuştur. Kuruluş Kongresi aynı zamanda herkes için çok verimli ve ilerletici bir eğitim vesilesi olmuştur.

Burada başlıca hedeflerden bir, bilinçli insana ulaşmaktır. Kadro demek her şeyden önce donanımlı bilinçli insan demektir. Bu çalışma ile aynı zamanda bir program bilincinin yaratılması hedeflenmiştir. Zira devrimci bir parti için bu bilincin oluşturulması yaşamsaldır. Ancak bu bilincin yaratılması ile partimizin sınıfa ait olan devrimci programının hayata geçirilmesi güvenceye alınabilirdi.

 

Parti birikimini partinin tümüne maletmek

Partide ideolojik düzeyi yükseltmek, partinin birikimlerini tüm parti kadrolarına mal etmek ve özümsenmesini sağlamak, partimizde sürekli bir çaba olagelmiştir. Bu konuda her dönem hassasiyet gösterilmiştir.

Özellikle III. Parti Kongresi’nde bu konu üzerinde özellikle durulmuş, buna ilişkin sorunlar çok yönlü olarak tartışılmıştır. Bunun bir sonucu olarak kongrenin akabinde bu yönde anlamlı bazı adımlar atılmış, bu da sorunun mahiyetini bir ölçüde değiştirmiştir. Ne var ki, buna rağmen sorun yakıcılığını korumuştur. IV. Kongre’de konu değişen mahiyetiyle bir kez daha ele alınmıştır.

Her biri birer kongre niteliğinde olan parti okulları pratiği ise partimizin yaşamında yeni bir düzeyin ifadesi olmuştur. Kongre çalışmalarının hemen ardından gerçekleştirilen parti okulları, sadece ideolojik donanım açısından değil, yanı sıra partimizin birikiminin kadrolara mal edilmesi açısından da çok işlevli olmuştur. Çeşitli çalışma alanlarından gelen çok sayıda parti kadrosu, çok yönlü ve verimli bir eğitimden geçmişlerdir.

Elbette bütün bunlarla birlikte sorun organ toplantılarının sürekli gündemi haline gelmiştir.

Son yıllarda çok daha özel biçimde gündemimizde yer tutan ideolojik donanım sorunu, ortaya konan çabalara rağmen hala da politik ve örgütsel çalışmamız için yaşamsal önemini korumaktadır. Dolayısıyla bu yönlü çabalar daha yöntemli ve hedefli biçimde sürdürülmek durumundadır. Zira bu alandaki zayıflık pek çok alanda parti çalışmasını aksatacak, mesafe almakta hep sıkıntılar yaşanacaktır.

* Kadrolaşmanın bir yanı politik-pratik çalışma ise, önemli bir diğer yanı da ideolojik donanım ve yetkinleşme sorunudur. Bu bütünlük sağlanamadığında, kadrolaşmanın bir yanı hep eksik kalacaktır.

* İdeolojik donanım sorunu aynı zamanda her soruna politik bakma bilinci demektir. Politik önderlik kapasitesi kazanmak demektir. Çoğu kez hedefsiz biçimde bir koşuşturmacadan, pratik çalışmayı ve örgütü kendi içinde yönetmekten ibaret bir dar pratikçi önderlik yerine, politik önderlik birikimine ve yeteneği sahip olmak demektir.

* Politik önderliğe dayalı çalışma tarzı sorunu halen de sorunlarımızın çözümünde kavranması gereken temel halkadır. Politik önderliğe dayalı bir çalışma kapasitesi kazanabilmek ise, ideolojik çalışmanın hakkıyla gerçekleştirilmesine sıkı sıkıya bağlıdır. Sorunun çözümünün olmazsa olmaz koşuludur.

* İnisiyatifli yerel önderlik sorunu, hemen her vesileyle üzerinde durulan temel önemde bir başka konudur. Gündelik yerel çalışmanın merkeze endeksli olmaktan kurtulması, kendine yeterli yerel önderlik organları gerektirir. Bu da kendi yönünden ideolojik eğitim ve donanım sorununun önemine işaret eder.

***

Nereden bakılırsa bakılsın ideolojik donanım ve partinin birikimlerini tüm partiye mal etmek sorunu, düne göre mahiyeti değişse bile, partimiz için hala yaşamsal önemini korumaktadır. Bunun gerekleri eksiksiz biçimde yerine getirilmelidir. Bu yönlü görev ve sorumluluk başta MK ve yerel önderlik kadroları olmak üzere tüm kadroların omuzlarındadır.


Üste