Logo

Samimiyet, açıklık, yoldaşça güven...


Mevcut burjuva iktidarı yıkmayı hedefleyen zorlu bir mücadele ancak ilkeleri, kuralları, disiplini, dinamik bir iç yaşamı olan devrimci partiler tarafından omuzlanabilir. Devrimci iç yaşamın olmazsa olmaz ilkelerinden biri ise alttan üste, üstten alta doğru açıklıktır. Örgütsel güvenlik alanına giren konular dışında açıklık, devrimci iç yaşam açısından kritik önemdedir. 

 

Sistem “maskeli yaşam”ı dayatıyor

Kapitalist egemenlik koşullarında kişilerin açık ve samimi davranmaları hem zordur, hem belli bedelleri göze almayı gerektirir. Devletten aileye uzanan kurumların fiziki şiddeti de içeren çok yönlü baskıları, kuşakların özgürce gelişimlerini zora sokar. Kabalığı kadar sinsi de olan baskıların yanısıra bencillik, çıkarcılık, özenti vb.’ni empoze ederek de kişiliğin gelişimini sakatlar. Bu da çoğu zaman kişilerin rahat ve doğal davranmalarını, kendilerini açıklıkla ifade etmelerini engeller.

Bireyi açmaza sürükleyerek samimiyeti yok eden başka etmenler de vardır elbette. Ancak temel neden, baskı ve sömürüye dayalı ilişkiler nedeniyle insanın özgür olamadığı yerde, kendini maske takmaya gerek kalmadan ifade etmesinin zor olması, hatta bedel ödemeyi gerektirmesidir. Toplumsal koşulların hem baskıcı hem yönlendirici niteliği, kişileri “maskeler” takmaya özendirmekle kalmamakta, zorlamaktadır da.

 

Devrimci yaşam, “maskeleri parçalama” kararlılığıdır

İnsani değerleri yıkıma uğratan burjuva dünyasının dayatmalarına karşı mücadele, sistemin ürettiği sınıf çatışmalarının yansıması olarak kesintisiz sürer. En zor dönemlerde bile devrimciler bu dayatmalara başkaldırırlar. Ancak bu olgu, burjuva yaşam dünyasının yansıması olan sorunların devrimci saflarda ortaya çıkmayacağı anlamına gelmez. Belli bir yaşa kadar şu veya bu şekilde düzene “uyum” göstermek zorunda kalan kişinin, burjuva dünyanın bataklığında üreyen hastalıklardan kendini koruyabilmesi kolay değildir. Dolayısıyla verili koşullarda devrimcileşme, “maskeleri parçalama süreci”dir aynı zamanda.

Sömürü, kölelik ve zorbalıktan arınmış sosyalist bir dünya kurma mücadelesine katılan kişi, ilkin “geçerli kurallar” dayatmasına isyan eder. Bu yönelim, samimi bir yaşam sürme eğiliminin de dışavurumudur. Yeni bir dünya kurma mücadelesine katılmak, bu tercihteki kararlılığın da ilanıdır. Bu tercih, dış dünyanın dayatmaların karşı mücadeleden ibaret olmayıp, öznenin kendi içinde çatışmayı da kaçınılmaz kılan bir sürecin başlamasıdır aynı zamanda.

 

Zorlanmaları aşmak için...

Maskeleri parçalama tercihi ile birlikte devrimcileşme süreci başlar. Bu süreçte açıklık ve samimiyet konusunda kimi zaman zorlanmalar yaşanabiliyor. Parti nezdinde yeterince açık davranamayan kişi, niyeti bu olmasa bile, fiilen samimiyet yönünden tartışmalı hale geliyor. Böylesi tutumlar sergileyen devrimcilerin kimi zaman kendilerine göre “geçerli” sebepleri de olabiliyor. Ancak farklı nedenlere dayandırılan bu “rasyonalize etme” çabası, açık ve samimi davranmamanın parti nezdinde ciddi bir sorun olacağı gerçeğini ortadan kaldırmaz. Zira partiye karşı “kesin açıklık”, devrimci sınıf mücadelesinin olmazsa olmaz kurallarından biridir.

Biliyoruz ki, samimi bir devrimci için partiye karşı “açık davranamama” tutumu rahatsız edici olmakta, hatta kişinin iç huzurunu zedelemektedir. Bu türden bir gerilim yaşayanların verimi düşmekte, içinde yer aldıkları kolektifin diğer bileşenleriyle çeşitli sorunlar yaşamaktadırlar. Bu gerilimin uzun zamana yayılması ise, moral değerleri zedeleyebilmekte ve kişiyi yıpratabilmektedir.

Militanların devrimci mücadelede gelişip serpilmesini köstekleyen bu tür sorunlar,  kaçınılmaz bir şekilde parti örgütlerini meşgul etmekte, zaman ve enerji israfına da yol açmaktadır.

 

Partiye karşı açıklık esastır

İllegal ihtilalci bir parti için hayati bir önem taşıyan “karşılıklı güvene dayalı yoldaşça ilişkiler”, ancak samimi açıklığın olduğu yerde kurulabilir. Bundan dolayı yoldaşlar arasında açıklığa dayalı güven ilişkisi, partinin esnemesinin mümkün olmadığı temel kurallardan biridir. 

Parti örgütlerinin hassasiyetlerine rağmen bu sorun kimi militanlar şahsında yaşanabilmektedir. Bu can sıkıcı durumun anlaşılır olsa da, hiçbir biçimde “hoşgörü” ile karşılanamaz. Sorunun nedenini saptamak, muhataplarının gündemine taşımak ve zaman yitirmeden müdahalede bulunmak esastır.

Devrimci sınıf mücadelesi her yönüyle gönüllülük esasına dayanır. Ve her örgütlü mücadelenin belli ilke ve kuralları vardır. İlkeler, kurallar, değerler bütünü rastgele değil, devrimci dünya görüşünün gereği olarak, mücadele deneyimlerinden süzülerek oluşturulur. Örgütlü mücadeleye katılan militanlardan, partinin ilke ve kurallarına uygun davranışlar sergilemelerinin beklenmesi doğaldır.

Sosyalist bir dünya kurma mücadelesi “gönüllülerin örgütlü birliği” temeline dayandığı, karşılıklı güvene dayalı yoldaşça ilişkilerin esas olduğu dikkate alınırsa, açık ve samimi davranmanın önünde hiçbir engel kalmaz. Örgütlü mücadelede yer alan herkesin belli hakları olduğu gibi, devrimci temelde eleştiri-özeleştiri yapma hakkı ve görevi de vardır. O halde konumundan bağımsız olarak, her sınıf devrimcisinin partiye karşı açık ve samimi davranmasının önünde nesnel engeller yoktur.

 

Devrimcilikte ısrarla her sorun aşılabilir

Eğer niyet sorunu, karakter bozukluğu gibi vahim sorunlar yoksa, açık davranamama aşılabilecek bir sorundur. Zira sağlıklı olmayan bu tutum çoğu zaman kişinin yaşadığı zorlanmalar, tereddütler, kafa karışıklığı, ilişkide bulunduğu yoldaşlarından çekinme, ideolojik-teorik yetersizlik gibi nedenlerden kaynaklanır. Devrimci mücadelede samimiyetin olduğu yerde, bu sorunlar devrimci eleştiri-özeleştiri temelinde aşılabilir. Elbette sorunun aşılabilmesi için, öncelikle “açık davranamama” tutumunun terk edilmesi gerekir. Sorunlar muhataplarının gündemine taşındığında, çözüm süreci de başlar.

Devrimci mücadelede zorlama ile yol alınmayacağına göre, samimi bir devrimci, partiye karşı açık davranarak yaşadığı zorlanmaları hızla aşabilir. Kafa karışıklığı, tereddüt, tedirginlik, ideolojik-teorik yetersizlik, örgütsel deneyim eksikliği vb... Mahiyetinden bağımsız olarak, sorunu açıkça gündeme getirmek ve partinin yönlendirici/çözücü müdahalesini talep etmek en sağlıklı yoldur.

Unutulmamalıdır ki, tahlil edilemeyen, çözücü müdahaleye konu olmayan sorunlar aşılamaz. Bu ise hem kişinin gelişimini köstekler, hem partiyi uğraştıran yeni sorunlara kaynaklık eder. Oysa biliyoruz ki, hiçbir yoldaş, “devrime hazırlanıyoruz” şiarını yükselten partinin zaman ve enerjisini israf edecek kronik sorunların kaynağı olmak istemez.


Üste