Logo

Politik yayın organının etkin ve işlevine uygun kullanımı


Politik yayın organının etkin ve işlevine uygun kullanımı


Politik yayın organımız uzun yıllardır düzenli olarak çıkıyor. Sermaye devletinin toplatma, kapatma, dağıtımını engelleme, gözaltı terörü vb. sistematik baskı ve yıldırma çabalarına rağmen tutturulan bu düzey, bu yayın organına verilen öneme ve bu önem doğrultusunda gösterilen yoğun çabaya dayanıyor.

Bizim için PYO salt işçi ve emekçilere seslendiğimiz bir imkan değildir. Sosyalist propagandamızın, kitle ajitasyonumuzun ve örgütlenme çalışmamızın temel bir aracıdır. Bolşeviklerden günümüze işçi sınıfına öncülük iddiası ile hareket eden komünist partilerinin pratiğine baktığımızda, yayın organlarını, işçi ve emekçileri kendi partisi etrafında birleştirebilmenin, bilinçlerini ilerletebilmenin ve burjuva devlete karşı savaşıma yöneltmenin en temel araçlarından biri olarak ele aldıkları görülebilir.

Politik yayın organımız sınıf mücadelesi ve partimiz açısından önemi tartışılmaz olsa da, kendi pratiğimize daha yakından bakıldığında, yeterince misyonuna uygun bir tarzda kullanılamadığı görülecektir. Bu durumun nedenleri tartışıldığında, karşılaşılan zorluklar ve nesnel koşullar öne çıksa da, bu nedenlere boyun eğerek bir yere varılamayacağı da tüm yoldaşlarımız tarafından bilinmektedir.

PYO’ya dair bir tartışma yapıldığı zaman, görselliğinden sayfa sayısına, haberlerin günceliğinden yazıların düzeyine, dağıtım ağının genişletilmesinden okurların sahiplenmesine kadar birçok başlık üzerinden konuşmak mümkündür ve bu gereklidir. Bütün bu başlıklar hem birbiri ile hem de toplam politik çalışmamızın gücü ve muhtevası ile bağlantılıdır. O yüzden, bu başlıkların salt birine çubuk bükerek mevcut sorunların çözümünde yol açıcı bir yaklaşım geliştirebilmek mümkün değildir.

Yukarıda sayılan başlıkları ayrı ayrı tartışmak gerekse de, burada bu sorunlar arasında temel önemde olana işaret edilecektir. Bu sorun, PYO’yu gündelik çalışma içerisinde gerçek yerine oturtmada başarısız kalınmasıdır. Bundan kaynaklı olarak gazeteyi kitlelere ulaştırma işi yer yer salt “gazete dağıtımı” görevine indirgenebilmektedir. Bu da, yukarıda bir kez daha ifade edilen yaklaşımlarımızın gözden kaçırılması anlamına gelmektedir. Örneğin bu yüzdendir ki, seçimler, 1 Mayıs veya işçi kurultayları gibi süreçlerde “iş yoğunluğu” ve “kullanılması gereken diğer araçlar” gibi gerekçelerle, yayın organının kullanılması ikinci sıraya konulabilmekte veya onun kitlelere ulaştırılmasına “yetiştirilmesi gerekli bir iş” olarak bakılabilmektedir. Böyle bir durumda, gazetenin temel bir propaganda-ajitasyon ve örgütlenme aracı olarak oynaması gereken rolünü yeterince oynadığını söylemek mümkün değildir. Oysa gazete rolünü en iyi böyle dönemlerde oynar. Geniş ölçekte yüzyüze gelinen ama mevcut yoğunluk içinde yeterince zaman ayrılamayan kitlelere görüş ve yaklaşımlarımızı doygunca sunar. Tabii ki sorun “yoğun dönemler” sorunu değildir. Ama “yoğun dönemler”de sık sık karşımıza çıkan bu pratik “olağan dönemlere” de ışık tutmaktadır.

Kitleleri aydınlatma, bilinçlendirme, belli bir tutum altında birleştirerek örgütleme noktasında yaşadığımız zorlanmalar biliniyor. Bu zorlanmaların aşılmasında haftalık bir yayın çok önemli bir silahtır. Gereğince kullanıldığında, süregiden süreçler ve gündelik olaylar üzerinden kitleleri politikleştirmenin en temel imkanlarından biridir. Gazete güncel gelişmeleri, bu gelişmelerin yaşandığı süreçleri temel sınıf ilişkileri ve genel siyasal gerçeklerle bağı içinde ortaya koyar. Bugünkü sınırlılıklarda ulaşabildiklerimizi kendi politik tutumumuza kazanmanın bu en önemli aracı, yarın bu şartlar değiştiğinde milyonların mücadelesinin kılavuzu haline gelecektir. Ancak bugünden buna uygun bir tarzı yaratamadığımız koşullarda, yarın önemli zorlanmalar yaşayacağımız açık olmalıdır.

“Ulaştığımız kitleleri ve ilişkilerimizi politikleştirmede zorlanıyoruz” diye başlayan tespitler yapan her yoldaş, “acaba gazeteyi bu zorlanmayı aşmada yeterince güçlü kullanıyor muyuz” diye de düşünebilmelidir. Gazetemizin içeriği ve bu ihtiyacı karşılama noktasındaki eksiklikleri elbette tartışılabilir (ki gereğince incelendiğinde, aslında bu açıdan oldukça işlevsel bir yayına sahip olduğumuz görülecektir). Ama bu eksikliklerin daha doğru tespit edilmesini ve ortadan kaldırılmasını sağlayacak en temel faktör, gazetenin gündelik faaliyet içinde etkin ve amaca uygun kullanımıdır.

Politik yayın organı yalnızca kitleleri taraflaştırmanın, politikleştirmenin bir aracı değildir. Diğer misyonları bir yana, bununla bağlantılı olarak, o aynı zamanda parti faaliyeti açısından da önemli bir rol oynar. Yönelim belirler, araç tanımlar, görev koyar. Militanı donatır ve eğitir. Bu açıdan daha belirgin eksikliklerden sözedilebilirse de, gazetenin bu rolünü oynayabilmesi de ancak onun gündelik çalışma içinde doğru kullanılabilmesi ile mümkündür.

Gazeteyi okumadan satışına çıkabilen, bu hafta hangi ilişkiyle hangi yazıyı tartışmak daha verimli olacak diye tartışmayan, içindeki temel değerlendirmelere “kendi alanımda bunu nasıl özgülleştirebilirim” diye bakamayan, ilişkileriyle güncel gelişmelere ve süreçlere ilişkin yürüttüğü her tartışmayı “gazetede konu ile ilgili şu yazı da var” diye bağlamayan, gazetenin elinden düşürülmeyecek bir silah olduğunu unutan her yoldaş, kendini yeniden gözden geçirmelidir. Gazetemiz politik çalışmada oynaması gereken rolü oynayabilmeli, sadece ne kadar kişiye ulaştırdığımız değil nasıl ulaştırdığımız da döne döne irdelenmelidir.

Gazete işçi sınıfını ideolojik ve siyasal olarak aydınlatmanın ve ortak çizgi etrafında örgütlemenin olmazsa olmaz bir aracıdır. Tüm teknolojik ilerlemelere/kitle iletişim araçlarındaki gelişmelere rağmen gazete bu rolünü oynamayı sürdürecektir.

Bolşeviklerin deneyimlerini fazlasıyla önemseyen biz komünistler, sözkonusu olan gazete olduğunda, bir kez daha onların pratiğine bakmalı ve dersler çıkarmalıyız. Örneğin bolşevik gazete illegal bir partinin legal olanakları nasıl kullanabildiğinin en somut ve canlı örneği olurken, bolşevik partinin işçiler arasında yeniden yeniden güç kazanması, mücadelenin örgütlemesi ve partinin kitlelere önderlik edebilmesinde de temel bir araç olmuştur. Bolşeviklere o yıllarda Pravdacılar denmesi boşuna değildir. Ekim Devrimi’ni yapacak olan işçi sınıfı aynı zamanda tarafından yetiştirilmiş, kavgaya hazırlanmış ve çelikleştirilmiştir.

N. Akay


Üste