Logo

Kitlesel devrimci bir 1 Mayıs için ileri!


Kitlesel devrimci bir
1 Mayıs için ileri!

Bu yılın 1 Mayıs’ını içeride ve dışarıda yaşanan bir dizi gelişmenin üst üste bindiği özel bir süreçte karşılıyoruz. Bu nedenle 1 Mayıs’ta, 1 Mayıs’ın tarihsel anlamına, sınıfsal özüne ve devrimci ruhuna uygun kitlesel ve yaygın gösteriler gerçekleştirmenin önemi artıyor.

Dönemsel gelişmeler ve 1 Mayıs

Dönemin siyasal tablosunda Kürt sorununa ilişkin gelişmeler öne çıkmaktadır. “Çözüm” adı altında uygulamaya konulan plan, Kürt sorununu çözmeyi değil fakat bir takım kırıntılarla yatıştırmayı ve silahlı Kürt ulusal hareketini tasfiyeyi hedefliyor. Sürmekte olan “Kürt açılımı”nın gerisinde, bölgedeki gelişmeler, bu çerçevede ABD emperyalizminin politikaları ile Kürt ulusunun özgürlük ve eşitlik mücadelesinin bir türlü boğulamamış olması duruyor.

Türkiye’nin egemen burjuva sınıfı, artık bir ayak bağı haline gelmiş bulunan Kürt sorununu bir sorun olmaktan çıkarmayı, böylece Ortadoğu’da emperyalist politikalar çerçevesinde kendisine biçilen misyonu oynayabilmeyi hedefliyor. Güney Kürdistan bağlamında bunun ne anlama geldiği iyi biliniyor. Bölgede yayılmacı hedefleri doğrultusunda hareket edebilmesi, özellikle ABD emperyalizminin Ortadoğu’ya yönelik egemenlik stratejilerine uyum göstermesini gerektiriyor. Bu sefil sınıf çıkarları uğruna emperyalist politikaların hizmetinde hareket ederek bölgede etkin bir rol oynamaya çalışıyor. Suriye’ye yönelik aktif taşeronluk pratiği, patriot sistemi ve füze kalkanı gibi adımlar bu yönelimin belli başlı unsurlarıdır.

Dolayısıyla, Kürt sorunu çerçevesinde gündeme getirilen politika, Kürt halkına eşitlik ve özgürlük vermek bir yana, bölge üzerindeki emperyalist egemenliği pekiştirilmesine, böylece Kürt halkı da dahil halkların köleleştirilmesine hizmet edecektir. Değil “barış” getirmek, emperyalist egemenlik mücadelelerinin bir parçası olduğu ölçüde, gerici savaş ve saldırganlık politikalarının yolunu düzleyecektir.

Bu gerçekler orta yerde duruyorken, “hassasiyetler” adı altında ve zaman zaman da “süreci bozmamak ve provokasyonlara düşmemek” telkinleriyle, kurulu düzene ve AKP iktidarına karşıt toplumsal muhalefet baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Böylece, hem emperyalist-kapitalist düzen ve onun güncel yönelimleri, hem bu düzeni devrim yoluyla değiştirme bilinci ve mücadelesi, hem de sınıf mücadelesinin nesnel ihtiyaçlarının üzerini örten gerici bir oynanmaktadır. Sadece “Akil insanlar heyeti” adımı bile bu sürecin nasıl bir işlevi yerine getireceğini ortaya koymaktadır. Liberal ve gerici sözde aydınlar, “yetmez ama evetçi” sözde solcular ile işçi ve memur sendikalarının başkanlarından oluşturulan bu “heyet”, bu amaçlarla tam bir uyum içerisindedir.

Böylece yıllarca inkar ve imha politikayla baskı altına alınan, yorulan ve şovenizmle zehirlenen emekçi yığınlar “toplumsal mutabakat” örtüsü altında düzene bağlanmaya çalışılmaktadır. Daha özelde de gerici AKP iktidarı için iktidarını sağlamlaştırma olanağı yaratılmaya çalışılmaktadır.

Konumuz çerçevesinde süreci ele alırsak, 1 Mayıs’a yönelik hesapları da kolaylıkla öngörebiliriz. Ya da tersinden, kendi açımızdan devrimci ve sınıfsal özüne yakışır bir 1 Mayıs’ın önemini açıklayabiliriz.

 “Toplumsal mutabakat” değil birlik, mücadele ve dayanışma!

1 Mayıslar burjuvaziye karşı işçi sınıfının birliğinin, mücadelesinin ve dayanışmasının ifadesidir. Bu ölçüde de 1 Mayıs alanları, üstü örtülmeye çalışılan sınıf karşıtlığı ve mücadelesinin en net görüldüğü alanlardır. Bu alanlarda iki ayrı dünya, çıkarları birbirine karşıt iki sınıf karşı karşıya gelmektedir. 1 Mayıs alanları bu düzenden çıkış yolunu, aynı zamanda bu düzenin mezar kazıcısı olan işçi sınıfının tüm emekçi katmanları arkasında birleştirme gücünü göstermektedir. Dahası 1 Mayıs alanlarında, emperyalist-kapitalist saldırganlığa karşı proletarya enternasyonalizminin bayrağı yükselmektedir. Dünyanın her yanında farklı milliyet, din ve kültürlerden işçiler ortak duygularla kaynaşmaktadır.

Bunun ne anlama geldiğini ülkemizde 1 Mayıslar’ın kalbinin attığı Taksim üzerinden görmek mümkündür. İşçi sınıfının damgasını taşıyan Taksim’deki 1 Mayıs gösterilerinde onbinler kapitalizme yönelen öfkeyle yan yana gelmekte, Kürt emekçiler ile diğer milliyetlerden emekçilerle eşit ve özgür bir ortamda buluşmaktadırlar. 1 Mayıs alanlarında devrimci ve enternasyonal bir hava esmektedir.

Dolayısıyla 1 Mayıs’ın bu devrimci içeriği bugün sermaye iktidarı ve işbirlikçilerinin yaratmaya çalıştıkları “toplumsal mutabakat” tablosunu bozmaktadır. Bu nedenle düzen cephesi, 1 Mayıs’ı sınıfsal özü ve devrimci ruhundan arındırıp boş bir “birlik ve kardeşlik” bayramı haline dönüştürmek isteyecektir. Bu konuda sendika bürokratları da onların hizmetinde olacaktır.

1 Mayıs emperyalist saldırganlığa ve kapitalist sömürüye yanıt olmalıdır!

Bu yılın 1 Mayıs’ında bu oyunları bozmak görevi öne çıkmaktadır. Kuşkusuz bu, 1 Mayıs’ın gündeminin, politik içeriğinin ve hedeflerinin merkezine “çözüm süreci”ni koymak anlamına gelmiyor. Elbette bu sürecin ne Kürt halkına ne de emekçi halkların çıkarına olduğu, Kürt sorununda köklü çözümünün ancak devrimci yoldan mümkün olacağı anlatılmalıdır. Bununla birlikte işçi sınıfı, Kürt halkının eşitlik ve özgürlük talebini sahiplendiğini 1 Mayıs alanlarında güçlü bir biçimde göstermelidir. Taşınacak pankartlardan atılacak sloganlara ve yapılacak konuşmalara kadar bu kaygı duyulmalıdır. Bu hem çeşitli milliyetlerden işçi sınıfının birliğini sağlamlaştırmaya katkı sağlayacak, hem de azdırılan şovenizme yanıt olacaktır.

1 Mayıs alanlarında emperyalist saldırganlığa ve kapitalist sömürüye karşı verilecek yanıt, “çözüm” sürecine eşlik eden sınıf işbirliği ve liberalizm cereyanının göğüslenmesi olacaktır. Bunun için 1 Mayıs ön sürecinde ve alanlarda, Ortadoğu’daki kirli savaş, patriot sistemi ve füze kalkanı yoluyla sergilenen uşaklık çizgisine karşı tok ve etkin bir tutum alınmalıdır. 1 Mayıs alanları, kapitalist sömürüye ve onun vahşi sonuçlarına karşı işçi sınıfının öfkesine sahne olmalıdır. TİS sürecinde greve doğru yürüyen işçiler açısından bir gövde gösterisine dönüşebilmelidir. Son olarak, çözümün devrimde ve sosyalizmde olduğu tok bir biçimde ortaya konulmalıdır. Elbette devrim için gerekli olan iki temel silaha net bir biçimde işaret edilmeli, “Parti, sınıf, devrim!” şiarı gündemleştirilmelidir.

Böylece kurulu düzeni ve onun politikalarını hedef alan, devrim ve sosyalizm seçeneğini gündemleştiren bir 1 Mayıs, tarihsel devrimci anlamını ve sınıfsal özünü bulacaktır. 1 Mayıs alanlarında düzene ve onun gerici politikalarına karşı kitlesel ve devrimci bir yanıt verilmesi, kurulu düzeni aşan bir siyasal sınıfsal kutuplaşmanın yaratılmasına hizmet edecek, “toplumsal mutabakat” adı altında vaaz edilen sınıf işbirlikçiliği çizgisinin aşılmasının yolunu açacaktır.

Kitlesel 1 Mayıs için hazırlık komiteleri!

Yukarıda 1 Mayıs sürecinde yürüteceğimiz ajitasyon-propaganda çalışmasının ve 1 Mayıs alanlarına yönelik müdahalenin politik içeriğine işaret ettik. Fakat asıl önemli olan bu içeriği güçlü ve etkili bir kitle çalışmasına dönüştürmek ve bunu olabildiğince kitlesel bir katılımla tamamlamaktır.

İşçilere ve emekçilere net politik şiarlarla gitmeli, onların duyarlılıklarına seslenmeli ve neden 1 Mayıs’a katılmaları ve devrim bayrağı altında yürümeleri gerektiğini anlatmalıyız. Etkin ve verimli bir kitle çalışmasını örgütleyebilmek için özellikle dikkat çekmek istediğimiz nokta, 1 Mayıs hazırlık komiteleridir. Geçtiğimiz yıllarda bu tür komitelerin hayata geçirildiği yerellerde anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Bu deneyimi gözönünde bulundurmalı, hazırlık komitelerine yaslanarak en küçük bir enerji damlasını dahi değerlendirmeyi başarmalıyız.


Üste