Logo

Burjuvazi egemen bir sınıf düzeyine yükseldiğinden beri dini ve dinsel gericiliği kendi amaçları için kullanagelmiştir. Din, tam da emekçi kitleleri denetim altında tutmak ve kolayca yönetmek amacı çerçevesinde, burjuvazinin elinde her zaman etkili bir silah olmuştur. Burjuvazinin elbette dine karşı radikal tavırlar alabildiği tarihi dönemler de var. Ama kural olarak bu...

Ancak, köleliğinin bilincine varmış ve kurtuluşu için mücadeleye kalkmış köle, artık yan yarıya köle olmaktan çıkmıştır. Büyük sanayinin eğittiği, kent yaşamının aydınlattığı sınıf bilinçli modern işçi, dini önyargıları elinin tersiyle silkip atar, cenneti...

Topluma dayatılan boğucu-gerici atmosferin ortaya çıkarttığı çok yönlü sonuçlar karşısında sınıf merkezli bir çıkış yaratabilme ve sınıf hareketini devrimci bir temelde kucaklayabilme ihtiyacı, öznel müdahalelere kritik bir mahiyet kazandırmış durumda...

Sınıf cephesinde mevcut sendikal düzene yönelen kimi eylemli tepkiler, gerek işbirlikçi-ihanetçi sendikal çeteler, gerek icazetçi bürokrat sendikacılar, gerekse sermaye sınıfı ve devletinin çeşitli yol ve yöntemleriyle denetim altına alarak etkisizleştirmektedir...

Egemen güçler arası iktidar çatışmaları doğaları gereği düzen sınırları dahilinde cereyan eder. Ancak artı-değer yağmasından aldıkları payı büyütmek büyük bir önem taşır. Sınıfsal çıkarlar zemininde boy veren iktidar çatışmaları, toplumun şu veya bu kesimi...

Burjuvazinin sınıf egemenliğini sonlandırmak için işçi ve emekçileri kendi sınıf kimlikleri üzerinden eğitmek ve mücadeleye sevk etmek yeterli değildir. Çünkü burjuvazi egemenliğini teminat altında tutmak için elinde gelişkin zor araçları bulundurur...

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demek, bir durum tespitidir. Bu tespiti takip eden soru ise, “bundan sonrası nasıl olacak?” Elbette bu sorunun yanıtı salt bizim devrimci siyasal sınıf çalışmamızın düzeyine/başarısına bağlı değil. Sınıf hareketinin kendiliğinden...