Söz konusu olan basitçe edilgen bir seçmen desteği kayması olsa da yerel seçimlerle birlikte ortaya çıkan yeni tablonun siyasal sonuçları yine de önemlidir. Son on yıldan beridir AKP artık yalnızca hükümet değil fakat gerçek bir devlet partisi, elbette faşist ortağı ile birlikte devleti ele geçirmiş bir partidir. Ama yine de bugüne kadar, kendini tüm topluma dayatma...
Yerel seçimlerde tek adam rejimi beklenmeyen bir yenilgi aldı. Bu moral açıdan olumlu bir hava yaratmış olsa da, Taksim yasağı koşullarında bürokratların nasıl davranacakları bir sır değil. Sendika bürokratları güçlü bir basınçla karşılaşmadıkları durumda, Taksim çağrılarının arkasında durmayacaklardır. Zira “Taksim’de olacağız” açıklaması dışında 1 Mayıs’a dair...
Türkiye’de sol hareket-sendikal hareket ilişkisinin daha ilk andan itibaren çarpık bir şekilde geliştiğini unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla sınıf hareketinin verili geriliği ve bizim örgütsel zayıflığımız koşullarında, bu tablo çok da kolay değişecek gibi değil. Elbette anlamsız ve gereksiz tartışmalardan uzak durmak durumundayız...
Olağan siyasal çalışma ve genel akışı içinde bir örgüt yaşamı, kendi başına kadrolaşmak için hiçbir biçimde yeterli değildir. Bunlar kuşkusuz partiye önemli bir kadro potansiyeli sağlarlar ve bunu belli sınırlarda şekillendirirler de. Fakat sorun asla buna indirgenemez. Bu kadro sorununu kendiliğinden bir sürece bırakmakla aşağı yukarı aynı anlama gelir...